Son bir haftadır olup bitenlere bir bakalım.
Devlet denilen siyasal kurum da böyle şeyler olmaz. Ya olursa ? O zaman birilerinin tasını tarağını toplaması gerekir. Hem tasını tarağın toplamıyor ve hem de böyle şeyler oluyorsa o zaman “Devlet” sizlere ömür demektir.
Gelelim olup bitenlere:
Erdoğan:
Kürt sorunu yoktur.
İzleme kurulunu tasvip etmiyorum.
Dolmabahçe toplantısı yanlıştır.
Arınç:
Hükümet var.
Erdoğan’a bilgiler veriliyor.
Davutoğlu’na sahip çıkmak benim görevim.
Gökçek:
İstifa et.
Seni istemiyoruz.
Arınç:
Terbiyesiz.
Ankara’yı parsel parsel sattın.
Seçim öncesi o yapının kucağındaydı.
Haddi değil.
……………………
Kavgayı her çeşit yorumlamak mümkün.
İster ciddi deyin.
İsten kayıkçı kavgası deyin.
İster kriz deyin, ne derseniz deyin.
Dervişin biri tıraş olmak üzere mahallenin berberine gider ve koltuğa oturur. Kafasının tamamının tıraş edilmesini ister. Berber köpükler ve daha yarısını traş edemeden içeri mahallenin kabadayısı girer, girmesiyle birlikte dervişin yarısı tıraş olmuş kafasına sert bir tokat patlatır “kabak kalk “ der. Derviş korku ile kalkar, arkada bir sandalyeye ilişir ama kabadayı hakaretlerini sürdür, kabak şöyle kabak böyle diyerek.
Kabadayının tıraşı biter ve koltuktan kalkan kabadayı yine “kabak” diyerek bir tokat daha patlatır. Ancak kapıdan daha dışarı çıkar çıkmaz yukardan hızla gelen bir at arabası bütün şiddeti ile kabadayıya çarpar ve kabadayı orda sizlere ömür. Berber hayretler içinde dervişe döner ve “derviş efendi biraz ağır olmadı mı” der. Derviş sakin bir şekil de “ağır mı oldu bilmem, hatta ben hakkımı helal etmiştim, gücenmedim de. Ancak kabağın da bir sahibi var galiba o gücendi “ der.
Şimdi :
Muhalefetin bir şey yapacağı yok.
Ama Cumhuriyetin de bir sahibi var.
Ulus devletin de sahibi var.
Üniter Devletin de bir sahibi var.
Başkasına gerek yok. Bu kutsal kurumlar kendilerini bir şekilde savunacaklar. Kimsenin yapamadığını kurumlar kendileri yapacaklar.
Sayfa başına git