MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Siyaset üzerine
Metin ÖNEY
YAZARLAR
2 Temmuz 2014 Çarşamba

Siyaset üzerine

İktidar bütün rejimlerde vardır. Muhalefet ancak demokratik rejimlerde bulunur. Bu sebepledir ki muhalefet demokratik rejimin temel direğidir.
Siyaset ise "ahkam kesme" yeri değildir. Tam tersine "öngörü-ufku görebilme" sanatıdır.  
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylar dün itibariyle belli oldu. Baştan söyleyelim ki bizi memnun edecek bir aday ortaya çıkmadı ve hatta çıkarılmadı. Erdoğan ile ilgili muhalefetin bunca zamandır söylediklerini bir kez daha hatırlayalım :
"Aday olmayacak"
"Aday olamayacak"
Hatta okuduğu okullar ile ilgili pek çok rivayetler ortaya atıldı. Oradan da medet beklenir oldu.
Bunlar gerçekçi yaklaşımlar değildi. Çünkü muhalefet bir türlü Erdoğan'ın gerçek niyetini anlayamadı. Projesini anlayamadı. Bilinmiyordu ki Erdoğan mevcut Anayasa çerçevesin de dahi "Başkanlık" yetkilerini kullanacak bir kişidir. Çünkü Başbakanlığı bile yetkilerini en az beşe çarparak kullanıyordu ve bu yetkilerini sonuna kadar kullanma yoluyla kafasında yıllardır oluşturduğu Türkiye ile ilgili projeyi gerçekleştirecekti. Bu doğrultu da söylenenlerin aksine büyük bir şaşaa ve gösteri ile adaylığını açıkladı.
Şimdi esas mesele birilerinin aday olup olmaması değil, aday olduğu takdirde seçimi kazanmaması için ne gibi demokratik yolların izlenebileceğinin tayini ve tespiti meselesidir.
İşte itirazımız bu noktada başlamıştır. Çünkü bu izlenecek yolun birinci şartı rakibi yenebilecek uygun adayın bulunmasıdır.
Muhalefet "çatı aday" önerisi ile doğruyu yapmış ve fakat maalesef ne hikmetse "çatı"nın adayını tespitte fevkalade yanlış yapmıştır.
Çünkü Erdoğan gibi birinin karşısına çıkarılacak kişinin bütün Ülke de müthiş bir heyecan yaratması gerekirdi. Adeta bir heyecan fırtınası. Böyle bir ortam var mı? Yok. Çıkarılan aday daha birinci günden itibaren aday gösterenlerin için de bile çok ciddi tartışmalara yol açmıştır. Bu heyecan kasırgası ile birlikte elbette önereceği plan ve projeler, Erdoğan'ın fikir ve eylemlerine karşı vereceği mücadele de işin önemli bölümüydü.
Bütün bunlar var mı ? yok.
Şimdi kendi adıma söylüyorum ki eğer bir "milli " aday çıkarılsaydı yani bilinen her kesimden oy alacak Erdoğan iktidarının tahribatına karşı duracak aday olsaydı ben acizane elimden geldiğince çoktan meydanlarda o arkadaşa yardım eder olacaktım. Benim gibi binlerce kişi buna hazırdı. Ama şimdi ortalarda kimseler yok. Aday gösteren partiler dahi hiç bir seçim de varlık gösteremeyen partilerle müşterek deklarasyon yayınlayarak işi halledeceğinizi zannediyorlar. Kendi muhtacı himmet dede, gayrıya nasıl yardım ede. Hatta o deklarasyona imza koyacaklarda bile ihtilaf başlamış.   
Demek ki esas mesele "O aday olamayacak, olamaz, asla mümkün değil" gibi öngörüsüz sözler yerine " biz öyle bir adayda ittifak edeceğiz ki O bu aday karşısın da ilk kez dehşetli bir yenilgi alacak ve böylece 12 yıldır sürdürdüğü gayri milli politika sona erecek" denmeliydi.
Ama maalesef böyle olmadı.
Bunları yazdığımız için bir takım çevreler "Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürmek" diye nitelendiriyor olabilir.
Bizim 12 yıldır izlenen bu gayri milli politikalara karşı sürdürdüğümüz mücadeleyi bilenler biliyor.
Biz Çankaya'nın son kale olduğuna inanıyoruz ve Türkiye'nin bir tam anlamıyla yol ayırımına geldiğin biliyoruz. Ve 10 Ağustos seçimi ile büyük bir imkanın ele geçtiğini biliyoruz.
Ama ne yazık ki ne sebeple bilmiyorum ama bu imkan muhtemelen heba edilmiştir. İşte itirazımız bunadır. Esas mesele budur.
Bütün bunlar açık bir muhalefet boşluğunu göstermektedir.
Yapılacak iş 10 ağustos akşamı mevcut tabloya göre bu iktidardan bizi kurtaracak yeni bir oluşumla yola çıkmaktır.

Hazırlıklar bu doğrultuda olmalıdır.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz