Hayret şey.
Koca Ülke bu iki isme kilitlendi.
20 Milletvekilinin imzasını alıp Cumhurbaşkanlığına aday olacak bir yiğit yok memlekette.
Muhalifi de iktidardaki de bu iki ismi konuşuyor.
Yerel seçimlerden bu yana tam 36 gün geçti.
CHP bir iç muhasebe yaptı mı? Ne gezer. Hala kendini başarılı sayıyor. Birkaç kuru gürültüden öte hiçbir hesap kitap yok. Koca Ülke de ege kıyısına sıkışmış bir parti hiçbir değişiklik yapmadan, noksanlıklarını tespit dahi etmeden yoluna devam ediyor.
Ya Cumhurbaşkanlığı? Hiçbir heyecan yok, arayış yok, şöyle bir toparlayalım diyen yok. Ama haklılar. Kendilerini toparlayamıyorlar ki etrafı toparlasınlar.
Ya MHP?
Aynı minval üzere gidiyor.
Orada da Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hiçbir heyecan yok. Arayış yok. Şöyle herkesi toparlayalım ve seçimi kazanalım gibi bir düşünce yok.
Yerel seçim sonuçlarının orda da bir muhasebesi yok.
Şimdi gelelim kesin düşünceme:
Tümüyle muhalefet bu minval üzere gider ve evvelki yazılarım da ifade etiğim şartları taşıyan bir adayda ittifak sağlanmazsa Erdoğan 10 Ağustos akşamı Cumhurbaşkanıdır.
“O olamaz, olmamalıdır” gibi boş lafların hiçbir tutar tarafı yoktur. Olmamasının tek çaresi ortak bir adayla seçimi kazanmaktır. Yoksa AKP kimi aday gösterecek diye haftalardır fal bakmanın hiçbir anlamı yoktur.
Ve 10 ağustos akşamı Cumhurbaşkanı seçilecek olan Erdoğan sadece Cumhurbaşkanı olmayacak. Ya? Aynı zaman da Başbakan, aynı zaman da Genel Başkan ve aynı zaman da aklınıza gelen gelmeyen her eşey…
Şimdi diyebilirsiniz ki bu kadar da değil.
12 yıllık uygulamalara bakın haklı olduğumu sizde göreceksiniz.
O halde:
Hemen şimdi boş laflara son vererek öncelikle CHP ve MHP yetkilileri bir araya gelmeli, saatler mi, günler mi (çok zaman yok) sürecek bir müzakere sonucu mutlaka tek aday üzerin de uzlaşıp o adayı da aralarına alıp Milletin huzuruna çıkmalıdırlar ve tümüyle muhalif oldan herkesi yerel seçim sonuçlarına göre %55’si, gerçekte Türk Milletinin büyük çoğunluğunu bu aday etrafın da toplanmaya davet etmelidirler. İşte o zaman Erdoğan değil Cumhurbaşkanı seçilmek elindekini bile kaybedecektir.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemini hala kavrayamayanlar var.
Anayasal yetkilerine ilave olarak,
Önemi ile ilgili birkaç örnek vereyim:
Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları için en yetkili ağızlar dahi “kumpas” dedi mi ? dedi.
Ne zaman? 17 Aralığı takip eden günler de. Yani tam dört aydan fazla zaman geçti. O gün bu gündür “kumpas” sonucu tutsak bulunan subaylar, generaller, gazeteciler, aydınlar tuksak olmaya devam ediyorlar mı? Ediyorlar. İşte öyle bir Cumhurbaşkanı seçmeliyiz ki bu vahim hukuksuzluğa derhal son verici girişimlerde bulunmalıdır.
Ülke fiilen bölünmüştür.. Bu doğrultuda söylenen sözlerin yenilir yutulur tarafı yoktur. O hal de seçilecek Cumhurbaşkanı bu dehşetli duruma derhal son verecek girişimlerde bulunmalıdır.
Örnekleri çoğaltmak elbette mümkündür.
Seçilecek Cumhurbaşkanı bu iktidarın hukuksuzluğuna, antidemokratik uygulamalarına, yalana, talana, laik cumhuriyete karşı eylemlerine,bizi adeta savaşa sürükleyen dış politikasına,özgürlükleri kısıtlayıcı tutumuna, basın özgürlüğün de artık dünyada dahi sonuncu sıralarda olmamıza hasılı 12 yıldır yapılan ve yapılacak olan tüm yanlışlara dur diyebilmelidir ve diyecektir.
O halde CHP ve MHP yarından tezi yok bir araya gelmelidirler.
Ortak adayda anlaşıp tümüyle Milletimizi bu ortak aday etrafın da toparlamalıdırlar.
Aksi hal ve davranış hüsrandır ve tarihi vebaldir.
Sayfa başına git