MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Vasatların baharı sona mı eriyor?
Tayfun MARO
YAZARLAR
10 Nisan 2017 Pazartesi

Vasatların baharı sona mı eriyor?

Seksen darbesi bir milattır. Her türlü ucuzluğun önü o darbeyle açıldı. Değerlilerin yerini önemliler aldı. Nicelik, niteliğin önüne geçti. “Dinler çağı” ilan edilerek yoksulluk ve açlık inançla bastırıldı. Akıl ve vicdan yoksunluğu sıradanlaştı. Üniversite öğreniminin kalitesi aşağılara çekildi. Ekonomide temel tercihler, üretim toplumundan tüketim toplumuna yöneldi; üretimden uzaklaşıldı. Gösteri ve tüketim, yaşamın ereği oldu. Değerin maddi temsili para, en yüce değer oldu.

Bugün Türkiye’nin yaşadığı sistem krizi ve toplumu ayrıştıran kimlik siyaseti, seksen darbesiyle başlatılan değişimin sonucudur. 
Aradan geçen 36 yıl boyunca, Dünya’da esen küreselleşme rüzgârlarıyla yelkenlerini dolduran muhafazakâr ve liberal ittifakı, vasatların yönettiği Türkiye’nin önünü açtı.
Öyle bir vasatlar düzeni yaratıldı ve Cumhuriyet’in getirdiği değerler o denli yozlaştırıldı ki, Türkiye sonunda üçüncü sınıf ülke muamelesi görmeye başladı.
Cumhuriyet’in yüzyıllık birikimini yadsıyan yeni iktidar zümresi, Cumhuriyet’le gelen parlamenter rejimin kurum ve kurallarını bir bir ortadan kaldırırken, yerine, daha ziyade islamcı rejimlerde görülen kurum ve uygulamaları getirmeyi uygun gördü. 
Bilinmeli ki bu yolu açan, seksen darbesidir. Postmodernist küresel dönemden güç alan muhafazakârların ve liberallerin “dinler çağı” vaadine inanarak Cumhuriyet ile hesaplaşması, yeni Cumhuriyet fikrini beraberinde getirdi. İkinci Cumhuriyet heveslileri, yetmez ama “evet” kafası ve merkez sağın ılımlı islam fikri, siyasal İslamı ihya etti. 
1980 darbesinin getirdikleriyle 2017 Türkiye’sinde inşasına girişilen islam devleti arasında çok güçlü bağlar olduğunu görmek gerekir.

Günümüzde, uluslararası sistemin, Türkiye’nin de dâhil olduğu yeni Ortadoğu projesi bağlamında oluşan islamcı yönetim zümresinden hiç hoşnut olmadığı görülüyor. Bir süredir, uluslararası sistemin metropolleri, Türkiye ile ilişkilerini gözden geçiriyor. 
Seksenli yıllarda “Yeşil Kuşak” ile başlayan ve Eşbaşkanlık ile Türkiye’nin enikonu angaje olduğu yeni Ortadoğu fikri, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün devreye girmesi sonucu oluşan yeni güçler dengesinin etkisiyle yön değiştirdi. Ne ki Türkiye bu değişimi algılamakta çok geç kaldı ve doğru kararlar alamadı. Sonuç itibarıyla ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilen Türkiye yalnızlaştı. Bu nedenle, AKP iktidarı güç kaybediyor.
Büyük ihtimalle, seksenli yıllarda girilen yolun sonuna geliyoruz. Türkiye’nin kendisine yeni bir yol çizeceği günler geldi. Yani, uluslararası sistemde Türkiye’nin yeni yerini konuşmanın zamanı... 
Ancak, bu yerin, İslamcıların işaret etiği yer olmadığına dair güçlü işaretler var. Bir iktidar değişikliği muhtemeldir.

Bölgemizde oyun yeniden kuruluyor. Yeni sınırlar, yeni paylaşım kavgaları sürüyor; belki de yeni devletler çıkacak ortaya. Ne yazık ki, oluşan yeni güçler dengesinde Türkiye’nin bu vasatlar yönetimiyle etkili bir yer tutması ihtimal dışı. 
Daha kötüsü, büyük bir bölgesel savaşın fitili ateşlenmek üzere; Ve Türkiye’nin bu cehennemin orta yerinde kalmasına yol açacak bir sürü hata yapıldı. Şimdi, yapılan hataları düzeltecek yeni bir yönetimi iş başına getirmek, en makul çıkış yolu gibi görünüyor.
Bu hafta sonu, referandumda oy kullanırken, ülkenin içinden geçtiği bu kritik süreci göz önünde bulundurmadan oyun rengine karar vermek hata olur. 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz