MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gerçekleri çarpıtmak kimin işine yarar?
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
1 Haziran 2021 Salı

Gerçekleri çarpıtmak kimin işine yarar?

Son 15 ayda pandemiye bağlı olarak çok sayıdas infodemi yazısı yazdım. Hatta son yazdığım için “umarım” bu son olur dedim… Virüsün yayılmaya başlaması ile birlikte yaşananlar aslında iletişim sosyolojisi açısından da ders niteliğinde gelişmeler. Dün Türkiye’den Bilim Akademisi’nin de aralarında bulunduğu 50’den fazla ülkeden bilim akademilerinin üyesi olduğu Avrupa Bilim Akademileri Birliği, Covid-19 pandemi sürecinde yaşanan bilgi kirliliğine dair çarpıcı bir rapor yayınladı. Raporda, bilgi kirliliği ile mücadeleye yönelik öneriler de yer aldı. 

Bilim Akademisi’nin sarkac.org sitesinin editörlerinden Müsemma Sabancıoğlu, “Bilim akademilerinden bilgi kirliliğine dair bir rapor” başlığıyla, Avrupa Bilim Akademileri Birliği’nin (ALLEA) raporuna ilişkin değerlendirmelerini yazdı. Çok uzun bir rapor. Belli başlıkları paylaşıyorum sizlerle.

Hazırlayıcıları arasında Bilim Akademisi üyesi Erol Gelenbe’nin de olduğu bir komite tarafından hazırlanan ALLEA raporunda, bilimsel bilginin yaygınlaşması, geniş kitlelerce benimsenmesinin önündeki en büyük engele, bilgi kirliliğine ve kasten yanlış bilgilendirmeye yönelik ayrıntılı bir değerlendirme yapılıyor.

Covid-19 bilimsel bilgiye ihtiyacımız olduğu gerçeğini hatırlattı: Konu bilgi kirliliği olduğunda bilim insanlarına, bilim iletişimcilerine ve medyaya çok iş düşüyor. Günlük hayatlarımızı alt üst eden Covid-19, hayatımıza girdiği andan itibaren bizlere bir temel gerçeği tekrar hatırlattı: Dünya üstündeki varlığımızı idame ettirmek için bilimsel bilgiye ihtiyacımız var. Bilgi kirliliğinin toplumda hangi saiklerle yayıldığı ve bazen de geniş kitleler tarafından nasıl ve neden hızla benimsendiğini anlamamız her zamankinden önemli.

Raporda açıkça belirtilen bir gerçek var: İnsanlar deneyim ve birikimlerine ve hatta duygu dünyalarına hitap eden bilgileri kabul etmeye meyilliler. Yanlış bir bilginin ortaya çıkmasını engellemeye çalışmak yerine, yayılmasını engellenmeye çalışmanın daha anlamlı olduğu yönünde görüş bildiriliyor raporda. Yanlış bilgi kaynağına ulaşsak bile, ideolojik, finansal ya da ya da politik nedenlerle yanlış bilgiyi yayanların ikna edilmeleri neredeyse olanaksız. Nitekim Trump da açıklamasının hemen ardından kendisine itiraz eden bir gazeteciyi yanlı habercilik yapmakla itham etti; ilerleyen günlerde de açıklamasının çarpıtıldığını, bağlamından koparıldığını söyledi.

Bilgi kirliliğinin hızlı yayılmasını önlemek: Bilgi kirliliği bir kaynaktan yayılmaya başladığında, benzer görüşlere sahip olan insanlar tarafından hızla kabul ediliyor. Doğru bilgiler gibi, yanlış ya da ideolojik, ticari, politik amaçlarla manipüle edilen bilgilerin de yayılması an meselesi. Raporda, bilim iletişimcilerinin, bilim insanlarının, gazetecilerin ve bilime güvenen insanların bilgi kirliliğini önlemede izleyebilecekleri yollar üzerine kapsamlı bir değerlendirme yapılmış. İnsanların alışkanlıklarına veya inançlarına ters gelen bir bilgiyi hemen benimsememelerinin olağan olduğu, konuyla ilgili akıllarındaki kalıpların dışında bir dünya olabileceğini açıklamanın, gösterdikleri direnci kırmaya yönelik akıllıca bir adım olabileceği belirtilmiş.

Dunning-Krueger Etkisi: Fakat burada da başka bir engel var. Literatüre Dunning-Krueger etkisi olarak geçen olgu davranış değişikliğini engelleyebiliyor. Bir konu hakkında az bilgisi olan biri kendini daha çok bilgi sahibi olan birine göre daha yetkin hissedebiliyor. Trump’ın, bir ihtimal olarak önerdiği antibakteriyellerin vücuda zerki fikrini beyan etmekte hiçbir sakınca görmemesi, uzmanlığı olmayan bir alanda, kendisine makul gelen bir, iki fikirle bir öneride bulunması  bunun bir tezahürü olabilir. Raporda bunu kırmak için mutlaka değişik güvenilir kaynaklardan sağlanan bilgilerin, pedagojik yollar takip edilerek paylaşılmasının önemi defalarca vurgulanıyor.

Bilgi Kirliliği ile mücadelede somut öneriler

Peki bilgi kirliliği hangi kanallardan hızla yayılıyor? Bu soruya yanıt: Sosyal medya. Raporda, bilgi kirliliğinin yayılma biçimlerine dair ayrıntılı ve dikkat çekici bir analiz var. Gönüllü olarak katıldığımız sosyal medya kanalları takipçilerine beğenileri doğrultusunda ayrı ayrı dünyalar yaratıyor. Yanlış bir bilgiye inanmış birinin, bu bilginin yanlışlığını sorgulamasının önünü açacak bir durum çıkmıyor ortaya.

Bir nevi yankı odası etkisi yaratan sosyal medya sitelerinin algoritmaları yüzünden belli düşünce kalıplarının dışına çıkmak kolay değil. Oysa İnternet kullanıcılarının önüne bilimsel olarak doğrulanmış bilgilerin çıkarılması önemli. Karar vericilerin bunun için birtakım düzenlemeler getirebileceği, bilgilerin doğruluğunu sınayacak sistemlerin geliştirilebileceği raporda belirtiliyor.

Bu hastalık geçer ama infodemi her alanda sürer… Korkum bu.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz