MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gezi notları: Şehr-i Uşşak
Engin ÖNEN
YAZARLAR
14 Kasım 2022 Pazartesi

Gezi notları: Şehr-i Uşşak

Ankara’ya veya Afyon’a giderken içinden geçeriz hep ama Uşak’ta mola vermek ya da gezmek pek akla gelmez. Bizim de gezmediğimiz ender şehirlerden biriydi burası ve nihayet bu eksiği de tamamladık.

Evliya Çelebi’nin tanımı ile Şehr-i Uşşak. Havası, suyu ve diğer güzellikleri ile seveni ve sevileni bol şehir. Uşşak bu anlama geliyormuş. Sonra nedense Uşşak’tan vazgeçilip Uşak olmuş şehrin adı. Aşıklar şehrinden bir “ş” düşünce anlam bambaşka oluvermiş tabi.

Şimdi sadece bazı işletmeler bu adı yaşatmaya çalışıyor.

Uşak’ta nereler gezilir sorumuza, Google’un verdiği listeye göre bir plan yaptık önce. Şehir içinde müzeler, şehir dışında antik kentler, kanyonlar ve vadiler…

Bazı yer değişiklikleri nedeniyle müzeleri navigasyon ile bulmak zor olabiliyor ama Müzeleri esnafa veya yoldaki insanlara sorarak bulmak bir hayli zor oluyor. Çoğu bilmiyor çünkü. Kent Müzesini sorunca Arkeoloji müzesini tarif edenler de oldu. Ama neyse o da işimizi görüyordu.

Burma Camii’nin yanında, Ulu Camii’nin bir üst sokağında gibi tarifler alınca işimiz biraz daha kolaylaşıyordu. Önce camiyi soruyor ve hedefe yakınlaşınca sorularımıza daha isabetli yanıtlar alıyorduk.

İlk sürpriz Kültür Bakanlığı yönetimindeki Uşak Müzesi’nde karşımıza çıktı. Karun’un Hazineleri. Uzun yıllar birkaç yüz metre yakınından geçip gitmişiz hep.

Karun’un Hazinelerinin kaçırıldığı ABD’den mahkeme kararı ile getirildiği haberlerini okumuştuk ama Uşak’a geldiğini bilmiyorduk doğrusu. Harika bir sürpriz oldu bizim için.

Listemizde Atatürk Evi’de vardı doğal olarak. Buranın da Atatürk’ün eşi Latife Hanımın ailesi ile bağlantılı olduğunu düşünmüştük. Uşak kökenli Uşakizade ailesi ile yani. Oysa ikinci sürprizi de bu evde yaşadık. Meğer burası Kurtuluş Savaşı’nın en önemli safhalarından birinin yaşandığı olaylara tanıklık eden bir mekanmış. Atatürk’ün konakladığı, savaşı yönettiği ve daha da önemlisi Yunan Başkomutanı Trikupis’i esir aldığı ve kendi deyimiyle konuk ettiği yer. Burada Atatürk’ün Trikupis’in kılıcını teslim aldığı an heykellerle canlandırılmış.

Uşak geleneksel olarak şeker üretimi, halı kilim atölyeleri ve battaniyeleri ile ünlü bir şehrimizdir. Şimdi bu geleneksel sektörler tam anlamıyla can çekişiyor.

Belediye güzel bir eski hanı halı kilim atölyesi yapmış. Orada sekiz on kadın gün boyunca halı kilim dokuyor. Ama artık eskisi gibi geleneksel halı ve kilim değil bunların çoğu. Çünkü bu yönde pek talep yok. Oysa eskiden Avrupa tarihinin önemli şahsiyetlerinin ev ve Saraylarında baş tacı eşyalar arasındaymış Uşak halı ve kilimleri.

Şimdi İstanbul’dan bazı ressam ve tasarımcılar bazı tablo ve motifler göndererek bunun kilimlere dokunması siparişini veriyorlarmış. Ayrıca belediye bazı isimler veya resimleri işleterek bakanlara veya sanatçılara hediye veriyormuş burada üretilen kilimleri.

Elleri masmavi boyanmış kadına soruyoruz, nasıl zevkli bir iş mi diye. Zevkli ama her gün gün boyunca yapınca ve asgari ücret alınca o kadar da zevkli değil dedi. Çok açıklayıcı bir yanıttı.

Ertesi gün Ulubey Kanyonu ve Taşyaran Vadisi ile gezimiz sürüyor. Ayrıca Clandras Köprüsü ve Blaundus Antik Kenti görülmesi gereken yerler gerçekten.

Dönüş yolunda Battaniyecilerin bulunduğu Sanayi Sitesine uğradık. İki satış yerine girdik. Fiyatlar karşısında şaşkınlığımı ifade edince satıcı, daha bunlar iyi günlerimiz dedi. Bir süredir çarşıda pazarda en çok duyduğum sözü burada da duymuş oldum.

Artık battaniye üretilmiyor pek dedi ardından. Kazandırmıyor çünkü. Irak gitti, Suriye gitti. Sadece Avrupa ve ABD’ye sınırlı ihraç var. Çoğu fabrika kapandı.

Birçok şehirde yaşandığı gibi Uşak da neo liberal ekonomi politikalarından nasibi almış gözüküyor. Şeker pancarı üretimi bitme noktasına gelmiş, halı, kilim ve battaniye üretimiz yeni şartlara uyum sağlayamamış.

Yine pek çok yerde olduğu gibi turizm bir çıkış yolu olabilir mi arayışı var. Ama Uşak bu konuda çok yeni, çok acemi. Henüz tanıtım da yetersiz sektör de. Henüz turizm kenti değil. Oysa potansiyel var.

Ancak turizme dayalı kalkınmadan hep endişe ederim. Çünkü turizm paradoksal olarak kalkınmaya katkı yapsa bile bozucu bir etki de yapar mutlaka. Yapaylık artar, çevre tahribatı meşru görülür.

Uşak’ı gezmek güzeldi. Konaklamayacak olsanız bile anayol üstünde Tarhana Baba’da çorbanızı içip, birkaç yüz metre sağa saparak Uşak Müzesini gezin derim.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz