MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
‘Ali Kıran’ ülkesinin, ‘baş kesen’ ilçesi!
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
5 Eylül 2014 Cuma

‘Ali Kıran’ ülkesinin, ‘baş kesen’ ilçesi!

Madem ısınma turlarına başladık, küçük adımlar atarak yazalım. Küçük meselelerden, mesela içinde benim de oturduğum sokaklardan, Buca’nın bir zamanlar en sakin/en sessiz/en nezih sokaklarıyken şimdi nasıl ‘bela geliyorum’ diyen sokaklarına dönüşmesinden. Müsaade edin, terzi kendi söküğünü dikmeye çalışsın yani. Dikebilirse tabi!
Küçük diyorum ama aslında biliyorum ki; tüm şehir böyle küçük küçük meselelerin biriktiği, sinek misali mide bulandıran pek çok sorunla baş başa. Böyle olduğunu anlamak/görmek için basındaki kentsel şikayet mektuplarına, bu alanda açılmış köşelere, yerel medyaya şöyle kısaca göz atmak bile yetiyor.
Küçük diyerek sorunumuzu küçültmeye çalışmıyorum asla. Sadece memleket sathındaki genel meselelerinin/sorunların devasalığı karşısında, bizimki ‘sivilce’ misali kalır demeye çalışıyorum. Yüzdeki bir sivilce de ne can sıkıcıdır ama! Aynaya her baktığınızda illa ki önce onu görürsünüz, hatta gözünüzü alamazsınız. Elinizin yüzünüze ilk değdiği yer; evet, o münasebetsiz tümsektir. Koparmazsanız acır, koparırsınız yine acır hatta kanar. Kuruyana kadar rahat vermez, hem göze batar hem yüze kısacası.

Bizim sokak da işte böyle; ülke sorunlarıyla kıyaslayınca bir minik sivilce ama dediğim gibi, gözümüzü alamadığımız bir kent çirkinliği, imar kirliliği, sivilce abidesi!

‘Neymiş derdin bu kadar’ diye içten içe karıncalanmaya başlayan okurlar için söyleyebilirim ki, bu sokak (oyumu asla helal etmediğim) Buca Belediyesi eski başkanı Ercan Tatı’nın son demlerine kadar… Kuzguna yavrusu şahin görünen sokaklardan biri değildi. İçinden ilk kez geçenlere ‘vay canına, burası Buca’nın gizli cenneti’ dedirtecek kadar yeşil, huzurlu, sessiz; sadece Buca’nın değil, İzmir’de bozulmamış dokusu ile kalabilmiş bir elin on parmağı arasında sayılabilecek doğallıkta bir sokaktı. Numarasıyla 138, bilinen adıyla Öğretmenevleri Sokağı…

Bir uçtan diğer uca tamamen ağaçların çevrelediği yola bakan tümü bahçeli evlerin yeşilliği/ışığı/serinliği, Başkan Cemil Şeboy döneminde yapılan düzenlemelerle daha estetik, daha şık bir sokağa dönüşmüş; parke taşları, karpuzlu estetik lambaları ve zarif banklarıyla ‘park’ havasını da kazanmıştı. Öğretmenlerin mütevazı aidatlarıyla yapılmış küçük kooperatif evlerinin bir kısmı el değiştirip yeni gösterişli villara dönüşse de… Bazıları ruhuna uygun olarak ana okulu ve etüt merkezi gibi eğitim amaçlı kullanılsa da ‘Buca’nın en şık/en huzurlu/en nezih sokağı’ olma unvanını kaybetmemişti.

Bahsettiğim cennet sokağın, sakinleri için ‘cehennem’ haline gelmesine, sadece iki yıl yetti! Evlerden birinin çay bahçesine dönüştürülmesiyle başlayan sürecin, vahşi bir gelişmenin(!) başlangıcı olabileceğini en azından biz sakinleri kestiremedi. Ha kestirilseydi, daha işin başında bu işe dur denilebilir miydi, o da ayrı konu!

Neticede arkadaşlar, o ağaçlar arasındaki güzelim yola bakan güzelim bahçeli evlerin yerini kafeler, barlar, restoranlar aldı. 500-600 metrelik sokakta bir anda 13 işletme açıldı; yan sokaklarda da açan yeni kafeteryalarla birlikte bizim güzelim huzur sokağı gitti, yerine taksicilerin ifadesiyle ‘barlar sokağı’ geldi. Öğretmenevleri ve benim gibi ona paralel sokaklarda oturanlar da… Asli sakinlerden, hak sahibi yabancılara dönüştü. Yeni asli sakinlerinin, -aslında her biri kiracı olan- kafe, bar ve restoranların işletmecileri olduğunu hatırlatmaya bilmem gerek var mı?

Bu acı dönüşüm sonucu ne oldu? Avukat Esen Yücel’in ifadesiyle:
“Yıllarca Buca’nın en huzurlu sokağı, akşam 19’dan geceyarısı 02-03’lere kadar huzurun hiç olmadığı, egzozu çıkartılmış araçların kısa mesafede hız yaptığı, sürat motosikletlilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye attığı, yayalara tahsis edilmiş yaya kaldırımlarının sağlı sollu araçlarla işgal edildiği, kafe bar müşterilerinin ve görevli valelerin garaj kapılarının önüne park ettikleri araçlarla evlere girişin engellendiği bir yer halini aldı.”
İçkiyi ağzıyla değil malum yeriyle içenlerin attığı naraları, olağan hale gelen ‘kız meselesi’ kavgalarının yarattığı korkutucu ortamı ve canlı müzik yapma ruhsatları olmamasına rağmen evlerimizin içini düğün salonuna çeviren, televizyonun dahi sesini bastıran müziği de eklerseniz… Nasıl bir kabuk değiştirmeden bahsettiğimi anlarsınız.

Elbette bunu bizim anlamamız yetmiyor. Asıl anlaması gerekenler, burada yaşayan insanları evini barkını satıp kaçmayı düşündürtecek denli değişikliğe -vakti zamanında izin veren olmasa da düzenin hala böyle sürmesine- dur demeyenler. Yani İzmir Büyükşehir Belediyesi, Buca Belediyesi, İzmir Valiliği, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü, Buca Kaymakamlığı ve de sokakların huzurundan/asayişinden/sükunundan/trafiğinden sorumlu Buca İlçe Emniyet Müdürlüğü…
Eğer burası ‘Ali kıran’ ülkesinin ‘baş kesen’ ilçesi değilse… Elbet, anlaması gereken yetkililerce de anlaşılır. Hukuk diliyle anlatılır ki; bu konuda ciddi bir girişim başlatılmış durumda. Hem de epey dişli bir hukukçu; Öğretmenevlerini baba yadigari/huzur sokağı diye bilip yerleşen, ama kısa sürede yerleştiğine yerleşeceğine pişman olan, İzmirlilerin SHP/CHP çevrelerinin çok iyi tanıdığı Avukat Esen Yücel tarafından. Onun öncülüğünde sokak sakinleri ya bu rahatsızlığa bir son verecek, herkes adabınca kanun ve yönetmenliklerin çizdiği çerçevede iş yapacak, saydığım bunca yetkili yetki ve görevlerini kullanacak; ya da eski sokaklarını/huzurunu kaybedenlerin birer ikişer yaptığı gibi, tası tarağı toplayıp ardında onlarca ‘ah’ bırakarak buradan ayrılacak…


Yarın söz sırası, bu yol ayrımını belirleyecek mücadelenin sözcüsü Av. Esen Yücel’de. Ben yazı diliyle anlatmaya çalıştım, o da hukuk diliyle konuşacak…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 AHMET
 17 Ekim 2015 Cumartesi 18:18
Yazınında herşeyi çok güzel ifade etmişsiniz. Sürekli izinsiz ve ruhsatsız işletmelerden ve bölgedeki kural tanımazlıktan bahsediyorsunuz ve mahallede yaşayan kıymetli sakinlerde bu şekilde düşünüyor. Öncelikle bu kadar illegal olduğunu öne sürdüğünüz işletmelerin sayısı her geçen gün nasıl artmaktadır? Bu işletmelere bu binaları kimler kiralamaktadır? Tabiki birbirimizin yaşam alanlarına saygı göstermeliyiz aksi durumda hayatlarımız çok zorlaşırız ancak şunu da göz önünde bulundurmamamız gerekiyor. Yıl 2015 Türkiye her geçen gün gelişen gelişmekte olan bir ülke bunun önüne kimse geçemez. Lakin bu hızlı gelişme eğitimsizlik, hoşgörü eksikliği, bencillik cehalet empati yoksunluğuyla birleşince çok vahim noktalara ilerlemektedir. Açık konuşmak istiyorum ki bir kaç tane tuzu kurunun rahatı bozulacak diye bu hareketi durduramayız bizim asıl amacımız bu gidişatı değiştirmek eğitim seviyesini üst düzeylere taşımak olmalıdır.
 DOĞRU BİRDİR
 10 Eylül 2014 Çarşamba 13:20
Anıl isimli beyefendi, kimsenin nerede oturacağı yada evini kiraya verip vermeyeceği konusunda söz hakkınız yok, önce bunu bir bilin bakalım. Suçlu kafeci, sizin de avukatlardan yana kuyruk acınız var herhalde. Yazınızdan öyle anlaşılıyor çünkü. Gönül hanım'ı bu yazıyı kaleme almasından dolayı kutluyorum. Her şeyden önce bu kafelerin malsahiplerine ödediği kira vs. tartışma dışıdır. Dileyen mal sahibi kiraya verir, dileyen vermez. Burada şikayet konusu olan bahse konu kafelerin denetimsizlik nedeniyle çığrından çıkmış olmasıdır. Bu yazıyı kaleme alan Gönül hanımı yada Avukat Esen YÜCEL'i hiç suçlamayın. Her ikisi de yıllardır bucada yaşayan, bucaya gönül vermiş insanlardır. Bu sokakta yada çevre sokaklarda yaşayan insanların sakin ve huzurlu bir yaşam sürme hakkı, bu kafelere gelen ve eğlenen insanların eğlenme hakkından önce gelir.Alsancaktaki, şirinyerdeki yada bornovadaki apartman altındaki kafeleri hiç örnek vermeyin, çünkü bunların açılması tüm kat maliklerinin muvafakatına bağlıdır. Muvafakat olmadan bu kafeler açıldıysa yada ruhsat verildiyse, yapılacak olan yine ilgili mercilere şikayette bulunmaktır. Oralarda yaşayan insanlar haklarını aramıyorlarsa bu onların tercihi. Kimseyi hakkını arıyor diye suçlayamazsınız. Hele ki mesleği hak aramak olan birini asla!
 ANIL
 6 Eylül 2014 Cumartesi 23:43
Ya kusura bakmayın ama; aylık 15000 tl kira alıyosanız eğer, izmirin ennnn lüks ve ennn sakin villasında oturursunuz zaten. şikayetiniz manasız. o sokak artık halkın. ve yeni hali çok güzel, mekanlar çok kaliteli.
 aziz volkan
 6 Eylül 2014 Cumartesi 19:18
bu cafeler buraya zorlamı geldi anlamadım kira gelirleri çok yüksek bildiğim ve buca öğrenci kenti zaten orda bi kaç aile kaldı bu istemezük zihniyeti yüzünden izmir gelişemedi hem bucada düzenli kaç yer var her yer bitti burası kaldı daha forbesi açamadılar tırafiğe
 BAY X
 6 Eylül 2014 Cumartesi 16:30
Belediyeler Bu Tarz Yerlerin Gürültü Ölçümlerini Yüksek Çıkarmazlar.Siz Şikayet Edin,Aylar Sonra Bir Gece Ölçüme Gelirler,Sizler Geldiklerini Görmezsiniz.O Gece Bangır Bangır Bağıran Ses Allah Tarafından Birden Kesilir Ve Ölçüm de Düşük Çıkar.Neden Acaba!!!Bu İşin KESİN ÇÖZÜMÜ Yasa İle Belediyelerin Yetki Alanından Çıkarmaktır.Adam Gürültümü Yapıyor,Çağırırsın NOTER'i Ölçümü Yaptırırsın Yollarsın VALİLİK Makamına.Onlarda OKKALI Bir Cezayı Patlatırlar.Sıkıyorsa 2.Kez Yapsınlar Bakalım Ruhsat İptal Oluyormu,Olmuyormu?Tek Çözüm Belediyelerin Yetki Alanından Çıkarmaktır.
 Öylesine bir kişi
 6 Eylül 2014 Cumartesi 15:02
Gönül hanım bu yazı eğer Cafe ve barların kurallara uyması gerektiğini ve gürültü problemini içeren bir değerlendirme yazısı olsa tipik bir soyoğul yazısı olur ve kabalık ettiysem affedin ama cuk otururdu Ancak tüm Alsancak Bornova Karşıyaka ve Menderes caddesi hele ki küçükpark ve forbes teki apartman altları cade var gece kulubü ve pub iken sadece müstakil evlerin olduğu bir sokak için bu değerlendirme objektif olmamış Yazıda referans verdiğiniz kişiyi de tanırım iyi tanırım Umarım kendi ve yakınlarının siyasi planları için sizi kullanmıyordur Çünkü istediği şikayeti zaten cezalara döndürebilecek güce sahip ve o kadar Cafe sahibini karşısına ismini vererek almaz Bu arada herkes kurallara uymalı uymayan cezalandırılma lı Istihdam sağlayanda ödüllendirilmeli
 Bay c
 6 Eylül 2014 Cumartesi 12:04
Sayın bay x Bucanın %80 i ruhsatsız imarı bile yok Ne otoparkından bahsediyorsunuz şaka mı bu yazdıklarınız baba otoparkı olan toplam 10 bina gösterin koca Buca da
 BAY X
 6 Eylül 2014 Cumartesi 11:26
Aşağıdaki Arkadaş Çok Güzel Duygu Sömürüsü Yapmış.Bu İşletmelerin Çoğunun Ruhsatları Yasal Değildir.Hani Nerede OTOPARK Alanları.Bu Tarz Yerlerde OTOPARK Zorunluluğu Aranır.Okullara,Yurtlara,Dershanelere 100 Mt.Uzaklıkta Çoğu Yerde Göz Ardı Edilmiş.Sanırım Bu İşletme Sahiplerininde Belediyelerde Hatırı Sayılı DAYILARI Olsa Gerek.Öyle Değilmi?
 tabi ki yandaş
 6 Eylül 2014 Cumartesi 09:09
esen yücel 13 kafe var çoğu öğrenci çalıştırıyor demiş öğrenci çalıştırmak ne zamandır suç? herkesin babası 30 lu yaşların başındaki oğlunu büyükşehir meclis sözcüsü ve buca belediyesi imar ve hukuk komisyonu başkanı seçtiremiyor bazıları çalışmaya mecbur. Bu arada bu kadar siyasi gücü olan geçmişten beri SHP-CHP'nin etkin ismi olan bir kişi medya şovu yapmak yerine zaten cezalarla bu sorunu halleder bu iş size mantıklı geliyormu? ki bu kişi bucalının çok ama çok iyi tanıdığı ve 1999 da dersini verdiği esen yücel ise bir şehirdeki tüm cafeler apartman altında olacak bucanın ana arteri menderes caddesinin trafiği akşamüzeri 7den itibaren milim milim gidecek forbesdeki tüm yaşayanlar gözardı edilerek cadde trafiğe kapatılıp altları cafe yapılacak ama müstakil evlerden oluşan ara sokakta yapılamıyacak ve bu itirazı yapan istanbuldaki ofisini apartman dairesine açan bir avukat olacak. önce samimiyet
 .
 5 Eylül 2014 Cuma 23:12
Yıllarca Bornova 162 sokakta oturmuş ve yıldan yıla çevredeki sokaklarla birlikte ne hale geldiğini yakınen gözlemlemiş birisi olarak, kaygılarınızı haklı buluyorum.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz