MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Annelik başlı başına bir kariyerdir
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
3 Nisan 2014 Perşembe

Annelik başlı başına bir kariyerdir

Annelik… Dünyanın en kutsal varoluş hali… En mutlu varoluş hali… Benzeri bir duygu yok… Dokuz ay karnında taşımak, kanından, canından var etmek, bin bir sancıyla doğurmak, emzirmek… uykusuz gecelerde ağlayan bebeğimizi uyutmaya çalışmak.. benzeri bir sevgi duygusu yok… benzeri bir aşk duygusu yok… benzeri bir bağ yok… yemeyip, yedirmek, uyumayıp, uyutmak… bir anne sabah bebeğini doyurmak, giydirmek, yıkamak, sevip, öpüp koklamak için saçını taramayı, giyinmeyi bile unutur… gün boyu unutur… ne silikonla dudak şişirmek, ne botoksla kaş kaldırmak, süs, püs gibi yapay telaşları yoktur, çocuğu dışında hiçbir şey umurunda bile değildir, önemi yoktur… ama bebeğinin, çocuğunun bir gözyaşı, bir mutsuzluğu, bir yükselen ateşi onun en büyük telaşı olur…
Annelik demek iğneyle kuyu kazmak demek… Ne kadar doğumda göbek kordonu mekanik olarak kesilse de bir anne ve çocuğun göbek kordonu görünmez bir şekilde hiç kopmaz, hiç kesilmez… o görünmez göbek bağı hep vardır… çocuğu otuz yaşına gelse de vardır… çocuğu üzülünce o da üzülür, çocuğu sevinince o da sevinir… görünmez göbek bağı hep oradadır… annelik varoluşumuz en özel halidir… varoluşumuzu anlamlandıran, hayatımıza anlam kazandıran, genlerimizden, doğamızdan gelen en özel durumumuzdur…
Sık sık anne ve anne adaylarından bebek sahibi olmak, çocuğu küçükken çalışmak, işi, kariyeri bırakmak gibi konularda nasıl tercih kullanacaklarını, ne yapmaları gerektiği ile ilgili sorular alıyorum. Bu konuda öncelikle çocuğun karakter gelişimi ile ilgili bilgi sahibi olmak gerekiyor.
Çocuğun kişiliği en önce yaşamının ilk 12 ayında, daha sonra ilk 3 yılında, daha sonra da ilk 6 yılında gelişir, yerleşir. Atasözlerimizin de söylediği gibi, “yedisinde ne, yetmişinde o”, “can çıkar, huy çıkmaz” deyimleri bu noktaya değinir. İlk 12 ay neden bu denli önemlidir? Çünkü, o ilk 12 ay bebeğin çevresine en muhtaç olduğu yıldır. Yürüyemez, konuşamaz, derdini anlatamaz. Bizim anladığımız kadarıyla yetinmek zorundadır. İşte o ilk yılda duyarlıkla bakılan bebekler, acıktığında doyurulan, kirlendiğinde yıkanan, uykusu geldiğinde sevgiyle uyutulan, meme emen bebekler yaşama, insanlara güvenle bakmayı öğrenir. İhmal edilen bebek ise yaşama öfke, hırs, güvensizlik gibi duygularla başlar.
Bu nedenle çalışan, kariyer sahibi anne adaylarına önerim; eğer mümkünse, ilk yıl bebeğinize kendiniz bakın. Eğer işe uzun süre ara vermek zor ise (doktorlarda olduğu gibi) bir anneanne, babaanne veya eşdeğer akraba, yoksa iyi, sevgi dolu, iyi kalpli bir bakıcı bulun. Günümüzde hem çalışıp, hem çocuk sahibi olmak çok kolaylaştı. Evlere kameralar, internet aracılığıyla sürekli kontrol olanağı sağlamakta. Çok iyi bakıcılar var. Eğer bakıcıya bırakırsanız evinize mutlaka kamera koydurun ve bakıcıyı iş yerinde iken kamera ile kontrol edin.
İki yaşından sonra çocuğunuzu anaokuluna verebilirsiniz. Günümüzde çocukların kognitif gelişimi çok hızla ilerlemekte. Algıları çok açık, çok zekiler. Evde, TV önünde çizgi film izlemek yerine anaokulunda eğitim alsın, sosyalleşsinler. Çok iyi, çok kaliteli anaokulları var. Hem de siz çalışırken gözünüz arkada kalmaz.
Çalışmayan anneler: Hiç üzülmeyin. Annelik başlı başına bir kariyerdir, bir meslektir. Çocuklarımız birer iğne oyasıdır. Onlara verebileceğiniz çok şey var. Ancak, çocuklarınız 10 yaşına geldikten sonra veya hiç çocuk sahibi olmadıysanız lütfen çalışın. Eşinizin kazancı ile geçinmeyin. Bağımsız olun. Dik durun. Sadece para kazanmak için çalışılmaz. Paraya gereksiniminiz yoksa, eşiniz sizi iyi geçindiriyorsa bile çalışın. Çalışmak, kariyer, meslek sahibi olmak bir yaşam biçimidir, toplumda bir duruştur. Kişiliktir. Onurdur.   
Benim yaşamımın en mutlu anı büyük oğlum Deniz John’ı daha ben doğum masasında yatarken kucağıma verdikleri o ilk andı… Yaşamımın ikinci en mutlu anı küçük oğlum Oliver Barış’ı doğumhanede, yıkayıp, giydirip yine doğum masasında kucağıma verdikleri andı… dün gibi hatırlıyorum… hiç unutulmaz o iki an’ı…
Deniz on yedi aylık olana kadar ben mesleğime ara verdim, ona ben baktım. Sonra bir buçuk yıl part-time çalıştım. O üç yaşına geldiğinde onu anaokuluna verip full-time çalışmaya başladım. Deniz bugün 30 yaşında, sağlıklı ve mutlu. Annesiyle de gururlu. Altı yıl sonra, küçük oğlum Oliver yirmi iki aylık olana kadar tekrar kariyerime ara verdim, onu büyüttüm. Hem de bebeğimin, anneliğin keyfine vardım. Sonra onu anaokuluna verip full-time çalıştım. O da şimdi 24 yaşında, ağabeyi gibi mutlu ve huzurlu, çalışan annesiyle de gururlu. Ben çalıştığım için hiç şikayetçi olmadılar, tersine benimle gurur duydular.
Ancak, herkesin bu şablonu izlemesi gerekmez. Siz, kendinize en uygun yolu mutlaka bulacaksınız. İç sesinizi dinleyin, anneliğin keyfine varın ve anneliğin kendi içinde çok büyük, çok kutsal bir kariyer olduğunu hep hatırlayın…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz