MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Artık vazgeçmek gerek
Tayfun MARO
YAZARLAR
14 Mayıs 2020 Perşembe

Artık vazgeçmek gerek

“Param var, memlekette özgürlük var, alırım, satarım, yaparım.”

Hadi, yap bakalım!

Tabiatın, günün birinde, tanrısal bir edayla; “Buraya kadar!” diyeceğini, belli ki hiç hesaba katmamışlar... Hadi bakalım, tabiatı da susturun!

Aklı başında insanlar bu lanetli gidişe itiraz ettiklerinde, muktedirler tarafından bir kenara itiliyorlardı… Dili fazla uzayanlar zindanlara atılıyordu, olmadı öldürülüyordu…

Ne var ki insanlığın üstündeki bu laneti sadece sistemle açıklamak yetmez, zenginlerin ve zenginlere öykünen orta sınıfların yaşam biçimiyle sistemin ömrüne ömür kattığını da söylemek gerekir.

Yeryüzünü cehenneme çeviren kapitalist sisteme verip veriştirerek durumu kurtarmak mümkün değil. Her birimiz tek tek kendi yalanlarımız, zaaflarımız ve riyakârlığımızla yüzleşmek zorundayız. Kapitalist sistemin getirdiklerinden hepimiz beslendik. Ama öyle ama böyle, beslendik…

Şikâyet ettiğimiz, karşı olduğumuz her şeyin gündelik hayatımızda yeri var. Bunları yapmaktan, kullanmaktan asla vazgeçmiyoruz.

Oysa sistemin dünya nüfusunun dörtte üçünü yoksullaştırdığını ve bu durumun düzelmek bir yana yıl be yıl daha da kötüye gittiğini yıllardır biliyoruz.

Bundan böyle, insanın değeriyle mütecanis yeni bir hayat kurmak, yeni alçakgönüllü yaşam normlarını oluşturmak için bir araya gelmek, vicdani zorunluluktur.

Ve özgürlüklerin sınırı kendiliğinden çiziliyor; sınır ötekinin yaşam hakkıdır.

Toplumsal yararın gerektirdiği koşullarda, çıkarların geri planda kalma zamanı geldi. Bundan böyle, “bireysel çıkar”ın yerini “toplumsal yarar” almak zorunda.

Bir milyar kadar insan dünya nimetlerini doyasıya tüketti; bedelini bütün insanlık ödüyor.

“Başka bir hayat mümkün” diyorduk… Evet, mümkün ama çok fazla zahmeti gerektiriyor.

Vazgeçmenin vaktidir; Lüks tüketimden ve konformizmden, deli gömleği misali üstümüze giydirilen kitlesel tüketim çılgınlığından, sahip olmak tutkusundan ya vazgeçeceğiz ya hayat bizden vazgeçecek… Gösteri bitti.

Artık biliyoruz ki Amerikan rüyası, kapitalizmin göz kamaştıran şatafatı, burjuvazinin savunduğu hayat, insanlığı sadece yoksullaştırmıyor, yeryüzünde insan hayatını da bitiriyor.

Yeryüzüne hükmeden efendilerin başarı hikâyesinin hazin sonu… Yere göğe sığdıramadıkları uygarlık, meğer insan varlığını bir an önce yok etmeye programlıymış.

Muhterem baylar, bayanlar, vazgeçmeye bir yerden başlamak gerek; Mesela, ihtiyaçlarınızı sınırlayın, ziyafet sofralarını kaldırın, havuzlarınızı boşaltın, çim bahçelerinizi bozun, arabalarınızdan inin...

Tüketerek anlamlı kılınan hayatlar artık anlamlı değil; hatta gittikçe sevimsizleşiyor…

Gerçek yürüyor, büyük insanlığın yolunu, işsiz ve güvencesiz günlerde, açlık, sefalet, yokluk ve ölüm beklerken, Dünya’nın yeni düzeni, bütün alametleriyle ufukta beliriyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Sevda
 15 Mayıs 2020 Cuma 09:56
Bir yerden başlamak gerek. Evet şimdi ilk adımı at... Önemli olan ilk adım gerisi gelir. Hepbirlikte yapmalıyız. Doğanın düzenine çok müdahale ettik biryere kadar.İsyan etti
 Kubilay Avşer
 14 Mayıs 2020 Perşembe 18:24
Geleceği mi merak ediyorsunuz? Geçmişin geleceği etkileyen özetine bugünün gelişmelerini eklemek gerekecek. Bunun için iki önemli değişkene, yani ‘kapasite’ ve ‘akış’ a bakmak yeterlidir. Daha basit bir anlatımla, bildiğiniz havuz problemlerini yeniden çözmemiz gerekecek. Yani, havuzun kapasitesi, havuzu dolduran ve boşaltan musluklardaki suyun akış hızıdebisi ni bilmek yeter. Tarım, gıda, enerji, nüfus, bütçe, eğitim, sağlık vb. sistemlerini bir de bu perspektiften değerlendirmek, inanın, bizi çözüme daha çok yaklaştıracaktır
 Asla
 14 Mayıs 2020 Perşembe 18:13
Asla vazgecmezler. Insanoglu dogustan kötüdür.Daha bebekken olur olmaz aglayarak annesini-babasini manüpile eder. Büyüdükce , ailenin ve yasadigin cevrenin kalibina girmeye baslar.Iyilik ve güzellik görürse , o yöne egilir.Tersi olursa , icindeki kötülük kazanir ve kötü olur. Yasadigimiz hayat , tüketime, bencillige, vefasizliga, kötülüge dger veriyorsa , bizde bencil, vefasiz ve kötü oluruz. Yüzyillardir degismeyen tek sey, yapilan iyiliklerin, degerlerin, mücadelelerin unutulmasi ve inkar edilmesidir. Insan sonunda icindeki kötülüge maglup olur ve bencilligi ortaya cikar. Bu yüzden hic bir sey degismez , degisemez. Toplum paranoyak bir sekilde kendini ezeni, yoksullastirani daha cok sever. Kendisini aynada görmedir bu. Her felaket, her aci sonrasi ayni yasami sürdürmesi bundandir. Yine bir sey degismeyecek, yine bencil , yine kötü, yine tüketici olacagiz. Hemde eskisinden daha beter.Bunu bize tarih göstermiyormu ? Akif " Tarih tekerrürden ibaret " cümlesine ne cevap veriyor ? " Hic ibret alinsadi, tekerrür edermiydi ". Gercekten ibret alinacagina inanan varmi aranizda ?
 Zeynel kayaturan
 14 Mayıs 2020 Perşembe 16:13
Teşekkür ederim ac gozlulere kapak
 Baba Muhalefet
 14 Mayıs 2020 Perşembe 13:29
İnsanlık/insanlar, tarihleri boyunca yaşadıkları onca salgından, afetten, savaştan, yıkımdan ders alıp "vazgeçmişler mi ki" şimdi "geçsinler"?
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz