MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Başladığımız yere mi dönüyoruz?
Tayfun MARO
YAZARLAR
1 Haziran 2015 Pazartesi

Başladığımız yere mi dönüyoruz?

İkibinli yıllar, postmodern düşüncenin etkisi altında, kimlik siyaseti yaparak ayrışmanın teşvik edildiği yıllar oldu. Erdoğan bu rüzgârı arkasına alarak siyaset yaptı ve üç dönem iktidar olmayı başardı. Fakat bu başarı hikâyesinin masumiyeti şaibelidir; Kimlik siyaseti yapan Erdoğan; rüzgâr ekti, fırtına biçiyor…
Yükselen kimlik siyaseti, Anadolu birliğini bir kere daha dağılma tehdidiyle karşı karşıya bıraktı; Sanki İmparatorluğun çöküşüyle başlayan dağılma süreci devam ediyor…
 
Osmanlı’da 200 yıl süren değişim ve dönüşüm süreci, geçen yüzyılın başında herkes çekip gidince, İmparatorluğun çöküşüyle son aşamaya gelmişti. Anadolu ve Trakya’da kayda değer Osmanlı bakiyesi olarak Türkler, Kürtler, Lazlar, az sayıda Musevi, Rum ve Ermeni baş başa kalmıştı. Din gruplarından Sünniler ve Aleviler çoğunlukta, Musevi ve Hıristiyanlar ise azınlıkta idi.
İmparatorluktan geriye kalanlar ayağa kalktı ve yarasını beresini sarıp yoluna devam etti. Bu yeniden yola koyuluşun adı; Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Lakin İmparatorluk döneminin sona ermesinin üzerinden geçen 92 yıla rağmen, günümüzde, farklı etnik ve dini grupların eylemleri ve talepleri, Osmanlı’nın dağılma ve çöküş sürecinin elan sürmekte olduğunu düşündürüyor.
 
Ülke seçimlere giderken Türkiye sosyolojisinin ortaya çıkardığı siyasal tablo çok düşündürücü; Çünkü din ve etnisite gruplarına dayalı kimlik siyaseti karşılık buluyor.
Öte yanda, temsil enikonu sorunlu hale geldi. Bundan böyle, Meclis, din ve etnisite gruplarını temsil eden vekillerin Meclis’i olacak.
Aidiyet, din ve etnisite gruplarının oluşturduğu örgüt, dernek, cemaat ve benzeri topluluklarda gerçekleşmeye başladı.
Devlet-yurttaş ilişkisinin temelleri sarsıldı. Kamusal yaşam, giderek birbirine kapalı hale gelen ve yabancılaşan grupların etkisine giriyor. Ve hiçbir grup diğerini beğenmiyor.
Bu kadar farklılaşan ve birbirini dışlayan kimliklerin bir arada nasıl yaşayacağına dair kaygı duyan yok. Sorunlar ve talepler, herkesin kendi etnik ve dinsel aidiyeti ve kimliği üzerinden dile geliyor. Bütünün bilgisi ve büyük fotoğraf kimsenin umurunda değil.
Talep ediliyor olmakla birlikte, bütün grupları yarı bağımsız duruma getirecek düzenin nasıl kurulacağını ve bu düzende birliğin nasıl sağlanacağını bilen yok. Bildiğini söyleyen siyasetçiler varsa da, neler yaptıkları ortada… Demokraside keramet var zannediyorlar. Yasa ve kural tanımayan topluma demokrasi ne yapsın! Son derece kurallı bir yönetim biçimi olan demokrasi, şark kafasıyla hiç bağdaşmıyor.
Kısacası, mevcut tablodan yeni bir toplumsal mutabakat çıkarmak hiç kolay olmayacak; Buna karşın, toplumsal ayrışmanın koşulları hızla oluşuyor.
 
200 yıllık Aydınlanma dönemi, modernite sonrasında sorgulanıyor. 13 yıldır AKP tarafından teşvik edilen kimlik siyaseti, ülkeyi yeniden geçen yüzyılın başına götürdü. Farklılıklar üzerinden sürdürülen kimlik tartışmaları, birleşmeyi değil ama ayrışmayı destekliyor.
Yüzyıl önce, herkes çekip gittikten sonra bu topraklarda baş başa kalan Osmanlı bakiyesi etnisite ve din grupları, yüzyıldır doğru dürüst konuşamadıkları meseleleri saldırgan ve salt suçlayıcı bir dille konuşmaya başlayınca, olan bitene bakarak soruyor insan; “Başladığımız yere mi döndük?”
 
Şu an için, başladığımız yere mi döndük, diye sormak, hiç kuşku yok, abartılıdır. Ne var ki, kısa vadede bir çıkış yolu bulamazsak, gerçekten kendimizi başladığımız yerde bulabiliriz.  
Bu bereketli topraklar üstünde kadim kültürlerin tarihsel birliğini sürdürmek istiyorsak, atılacak ilk adım, kimlik siyasetinden vazgeçmek olmalıdır.
Erdoğan kafasıyla ülkenin gideceği yol kalmadı.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 2 Haziran 2015 Salı 21:43
Aynen katılıyorum. Birlik olmazsak bu topraklarda var olamayız. Anadolu tarihi Türkler öncesinde de yıkılıp kurulan devletleri yazıyor. Burası bir geçiş noktası, bugün Türk dediklerimizin ataları belki Hititli, belki Pers, belki Lidyalı, Fenikeli, Asurlu, Etrükslü. Sadece Kürt, Çerkes Laz, Makedon da değil. O nedenle birlik olmazsak bu topraklarda tutunmamız korkarım çok zor. Bugün kısa süreliğine belki Kürtleri memnun edebilirsiniz. Ama Ortadoğu'da taviz güçsüzlük anlamına gelir. Batıda taviz uzlaşı anlamına gelir. Bizi Ortadoğu olarak gören ve toplumumuzun davranış kalıplarını çok iyi bilen Batı'ya taviz verirsek bizim efendimiz olmak için fırsatı elinden kaçırmayacaktır. Çünkü Ortadoğu insanı güce tapar. Bu durumlara düşmemek için birlik ve Mustafa Kemal'in yolu diyorum.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz