MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bundan kötüsü Şam’da Erdoğan
Tayfun MARO
YAZARLAR
11 Mayıs 2015 Pazartesi

Bundan kötüsü Şam’da Erdoğan

Bu ülke daha kötüsünü görmedi. Doksan yılda kimler geldi geçti, neler yaşandı, ama ülke hiç bu kadar kötü yönetilmedi. Halkının en az yarısından nefret eden devlet adamı olur mu? Olmaz. Ama biz oylarımızla bunu olduruyoruz.
Bir insana iktidarın verdiği güç fazla geldiğinde, sistemi bütün kurumlarıyla çalıştırmaya kültürü ve bilgisi yetmediğinde, sosyal hukuk devletini yönetecek birikimden yoksun olduğunda; işte böyle, “tek adam olur, şirket gibi yönetirim” kafası ortaya çıkıyor.
O kafa şimdi, elinde Kuran, aklında sıfırlanan paralar, meydanlara çıktı, 400 milletvekili istiyor. Lakin kendisi de biliyor ki, çoğunluğun oyuyla iktidarda olmak, yaptıklarını meşru kılmıyor.
O kafa iktidarda ama ele geçirdiği iktidarı kullanmaya muktedir değil. Korku dağları bekliyor. Sırf bu yüzden, hep daha fazla güç isteyecek... Bu korku başka korkulara benzemez.

Erdoğan, halkın kendisine verdiği makamla yetinmeyecek. Çünkü o makamın hukuki statüsünün kendisini korumaya yetmeyeceğini iyi biliyor. Ona delinmez zırhlar gerek… Gerçi, hangi zırh onu Ortadoğu’da saplandığı bataklıktan kurtarabilir, o da bir başka sorun! Nice tek adam, nice diktatör, Ortadoğu denen Gayya kuyusunda yok oldu gitti.
Erdoğan, Davutoğlu’nun stratejik derinliğinde bir batıyor bir çıkıyor. Bu ikilinin yürüttüğü politikalar sonucu, bölgede, Türkiye’nin sorun yaşamadığı ülke kalmadı. Uluslararası sistemde de itibarı kalmayan ikilinin sırf iktidarda kalabilmek için hangi belalı işlere soyunabileceğini, cüretlerinin sınırlarını kestirmek artık çok güç. Can havliyle her şeyi yapabilirler.

“Başkan ve adamları”, yönetilemez duruma soktukları ülkede kendilerini kurtarmak için, toplumun hak arama potansiyeline sahip bütün katmanlarını ekonomik abluka altına aldılar; Öyle ki, kimse kimseyi duyacak ve yardımına koşacak durumda değil. Gelin görün ki, bu da onlara yetmiyor; Çünkü yoksulluk ve umutsuzluk, güvenliklerinin baraj duvarlarını yıkacak ölçüde yaygınlaşmış durumda…
Ülke dışında ise, bulaştıkları netameli ilişkiler nedeniyle olmalı, şiddete bulaşmış Sünni gruplara gıklarını çıkaramıyorlar.
Ortadoğu’da çember daralıyor. Ve uluslararası sistemin metropollerinde kredileri tükenmiş durumda.
Sonuç olarak, içeride ve dışarıda yönetilemez duruma getirdikleri ilişkiler, halk desteğinin yüksek yüzdesi ile aşılamayacak ölçüde zorlu sorunlar yaratmaya başladı.

Bu ahvalde, Erdoğan, AKP için arzuladığı oyu toplasa ne olur? Kanaatimce fazla bir şey değişmez. Sadece ödeyeceğimiz bedel yükselir. Uluslararası arenada, yönetemeyen iktidarların yüzde kaç oy aldıklarının hesabı pek yapılmıyor. Ortadoğu’da bu yolu deneyen liderlerin başına gelenleri gördük.
Uluslararası sisteme yaslanarak iktidara gelmek iyi de, sonra önüne koyulan faturayı ödemek istemeyince, insanın başına gelmedik dert kalmıyor.
Erdoğan, kapitalistlerle iyi geçinerek iktidara geldi. Fakat geçen zaman içinde, “Bütün iktidar neden benim olmasın!” deyince, işlerin rengi değişti; Şimdi diyor ki, “Ben muktedirim, kendi yoluma gideceğim.” Evet, muktedir olmak, kendi yoluna gitmektir. Ancak, Erdoğan’ın muktedir olup olmadığı henüz meçhuldür.

Nihayetinde, Erdoğan, halkın desteğini alsa da, bu desteğin kendisini korumaya yetmeyeceğini biliyor. Bu nedenle, gözü Suriye’de...
Bu saatten sonra, ancak Suriye savaşı gibi bir fors majör Erdoğan’ın elini rahatlatabilir. O da bu avantajı ele geçirmek için şansını sonuna kadar zorlayacak gibi… Umutlarını Şam’a bağladı.

Türkiye için tehlike çanları çalıyor. Bundan böyle, bilmeliyiz ki, Erdoğan kendini kurtarmak amacıyla her hamle yaptığında, Türkiye kaybedecek. Erdoğan kazandıkça, Türkiye kaybedecek…
Demem o ki, Haziran seçimlerinde bir tercih yapacağız; Erdoğan veya Türkiye… İkisinden biri kaybedecek.
Fakat seçimlerden önce veya sonra, Suriye ile savaş çıkarsa, bu kumarda bütün taraflar kaybeder.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 11 Mayıs 2015 Pazartesi 17:50
Suriye ile açıktan savaşa gireceğini sanmıyorum. Ama gizli destekledikleri örgütler Halep ve Lazkiye'yi alırsa, Erdoğan yurtdışı "fetih"lerini içeride çok önemli bir kitleye "satabilir". Zaten ülke profili 2010'da tam ve geri dönülemez şekilde ABD güdümüne girdiğinden beri terör ihraç eden ülke haline geldik. Bu tip uygulamalar Suudi Arabistan gibi kendi vatandaşlarını baskı altında tutup yurtdışında (Afganistan gibi ülkelerde) cihatçıları destekleyerek rejim ithal ettiğini göstermekle aynı yöntem. Siz batının eğitip donattığı terör örgğtlerini ihraç edersiniz, terörle savaşan ülke kendini savunmak için Batı'dan silah alır. Ama bu sistemde Türkiye piyondur. Sizi terör destekçisi diye yaftalarlar, insan haklarını da hep terör gruplarına ve savunmadaki ülkelere silah satan Batı savunur.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz