MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu alamet kıyamete gider
Tayfun MARO
YAZARLAR
7 Nisan 2015 Salı

Bu alamet kıyamete gider

Ülkede yaşanan son olaylar karşısında yapılan bütün açıklamalar şu tatsız gelişmeyi işaret ediyor; Başka bir akıl devreye giriyor. Ve bu akıl, ülkeyi kaosa götürüyor. Başka akıl, ülkenin iç dinamiklerini devre dışı bırakan ve sistemi işlemez hale getiren bir iradede kendini gösteriyor.
Ne zaman o başka aklın o melun iradesi ortaya çıksa, bir dönem top yekûn son bulmuştur. Malum, böyle zamanlarda herkes kaybediyor; uluslararası sistemin muktedirlerinden gayrı…
 
AKP iktidarı uzunca bir zamandan beri Türkiye’yi yönetemiyor.  Yönetim zafiyetinin sonuçları, toplumsal yaşamın bütün alanlarında ortaya çıkmaya başladı.
Türkiye’de gelir dağılımı bozuk. Temel ihtiyaçların fiyatları yüksek. Ekonomi, sıcak para kıskacında. İşsizlik artıyor. Sosyal güvenlik sistemi çok kötü. Yoksulluk, sadaka ve hibe ile yönetiliyor. Sağlık sistemi sorunlu. Kamusal yaşam çöküyor. Sosyal barış tehdit altında. Yargıya güven kalmadı. Eğitim sistemi tekliyor. Tarım ve hayvancılık kötü durumda. Dış politika çıkmazda. Güvenlik yok oluyor.
Mevcut iktidar grubu artık ülkeyi yönetemediği için, gündelik yaşamda kendini güvende hissetmeyen insan sayısı hızla artıyor. Halkta güvensizliğe yol açan olaylarla baş edemeyen iktidar, paniğe kapıldı; Bu yüzden, baskı politikalarını devreye sokuyor. Baskı şiddeti, şiddet baskıyı üretiyor.
 
Erdoğan ve AKP, Cumhuriyet devriminin çözemediği sorunları ve devletin ceberut yapısını eleştire eleştire geldiği iktidarda, eleştirdiği her şeyi ve daha fazlasını yapıyor.
Muktedir olduğunu düşünen Erdoğan, uluslararası sistemle ilişkilerini bozdu ve kendi yoluna gitmek istiyor. Ancak, gelişmelere bakılırsa, kendi yoluna gidememesi kuvvetle muhtemeldir. Ve bu diktatörlük denemesinin ağır faturasının halka çıkacağı muhakkaktır.
 
Türkiye, adım adım içine çekildiği kaostan çıkış yolunu, demokrasinin kurum ve kurallarına bağlı kalarak bulabileceği iklimden uzaklaşıyor.
Türk tipi başkanlık sistemi, yeni Osmanlıcılık derken, bölgede değişen güçler dengesi içinde yanlış ata oynayan AKP iktidarı, Türkiye’yi yalnızlaştırdı.
Davutoğlu, bu yalnızlığı her ne kadar çok değerli buluyorsa da; Türkiye, bölgesinde ve dünyada hızla irtifa kaybederken, AKP iktidarının o telaşla iyice sarıldığı islamcı gruplar ve otoriterleşen yönetimi, Batı’nın Türkiye üzerindeki tercihlerini değiştirdi.
Uluslararası sistemin Türkiye üzerindeki tercihinin değiştiğini söylemek abartı değildir. Ne var ki, bu değişikliğin hangi gelişmelere yol açacağını tahmin etmek son derece netameli bir iştir.
 
Ne zaman başka akıl devreye girse, ülke genelinde, neden-sonuç ilişkisi kopuk olaylar yaşanmaya başlar ve bu belirsizlikte herkes kendi doğrusunun peşine düşer; Fakat aynı zamanda, belirsizliğin yol açtığı güvensizlik ve çaresizlik ortamı, can güvenliğinin kalmadığı koşullarda, topluma, nasıl bir sığınak araması gerektiğini de dikte eder. Böyle zamanlarda, şiddet ve ölüm kol gezer; Tam da Türkiye’de olduğu gibi…
 
Ülkede, nedeni ve kaynağı şaibeli şiddet tırmanıyor, ölüm zaten nicedir kol geziyor. Bu koşullarda genel seçimlere hazırlanan Türkiye’nin önündeki son şanstır, 7 Haziran seçimleri.
Haziran seçimlerinden bu baştankara gidişi durduracak ve istikrarı sağlayacak bir sonuç çıkmazsa, ülkenin ufku iyice kararacak.
Gündelik hayatın akışı içinde, yürümeyen işlerin sayısı gün be gün artıyor. Denetim mekanizmalarının çöktüğünü düşündürecek olaylar yaşanıyor. Hayat pahalılığından etkilenen nüfus, seçim sonuçlarını etkileyecek kadar arttı, nüfusun %40’ı yardım ve hibeyle hayatını sürdürebiliyor.
Bu koşullarda seçimlere giden Türkiye’de, seçmenin tercihini nasıl kullanacağı gerçekten çok önemli; Çünkü seçimlerin diğer önemli özelliği de, din ve etnisite gruplarının taleplerinin, devletin yapısal sorunları bağlamında, bir anlamda, halkoyuna sunuluyor olmasıdır.
 
Tarihsel olarak, bu alametin kıyamete gittiğini gösteren çok fazla işaret var. Genel seçimlerde bir çözüm bulamazsak, sonrası tufandır.
Önümüzde iki ay var; Halkın veya halkların nasıl bir Türkiye ve nasıl bir gelecek istediğine dair karar vereceği seçimlerden çıkacak sonuçların, bir genel seçim sonuçlarının çok ötesinde ağırlığı olacak.
Türkiye’nin bu kaotik gidişten kendi dinamikleriyle, kendi insanının kararıyla çıkması, hepimizin ortak meselesi olmalı. Bu defa, ödenecek bedel, altından kalkılamayacak gibi olabilir.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz