MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Değişimi yanlış okumak
Tayfun MARO
YAZARLAR
27 Mart 2020 Cuma

Değişimi yanlış okumak

Evrendeki döngüyü, sonsuzca tekrarlayan sarmal hareketi değişim olarak adlandırmanın yol açtığı yanılgı, doğrusal hareketle hep ileri doğru gitmektir. Oysa evrende hep ileri giden doğrusal hareket yok…

Bu yanılgı sonucu, değişimi, dosdoğru giderken geride bıraktıklarına sırt çevirmek gibi anlayan toplumlar, eski olandan kurtulmayı, değişimin gereği olarak kabul ediyorlar.

Neyse lafı daha fazla eveleyip gevelemeden sadede geleyim; yaşlılara karşı takınılan faşizan tavrın gerisinde yatan dürtünün işte bu yanılgıdan kaynaklandığını düşünüyorum.

Yaşanmışlığı, birikimi ve deneyimi yeni olanla bağdaştıramayan orta ve genç yaş grupları, değişimin önündeki engel olarak gördükleri yaşlıları, zihinlerinde adeta gaz odalarına kapatıyorlar. Bu anlayış da hayatı kendi bütünlüğü içinde kavramayı engelliyor.

Lakin ülkeleri yöneten yaşlı yönetici zümresinin yaptıklarına duyulan öfkenin de bu tutuma etkisini görmek gerekir. Burada, gençler haklıdır.

Aynı sekter anlayış, geçen yüzyılda, dünya ölçeğinde değişim söz konusu olduğunda, ABD’yi genç, Avrupa’yı ise yaşlı olarak kategorize etmişti.

ABD, çağı temsil ederken; yaşlı Avrupa, çağın gerisinde kalmış değerleri temsil ediyordu.

 “En”lerde yaşama görgüsüzlüğü, moda olmak veya demode olmak seviyesizliğinde bir kültür algısıyla güçlü olana hizalanınca, hayatın bütünlüğünün bilgisinden uzaklaşıldı.

Hal böyle iken, Delphi tapınağının girişinde yazan “Kendini bil!” sözünün veya İsa’nın “Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya!”, “Siz hem Tanrı’ya, hem paraya kulluk edemezsiniz!” sözlerinin, günümüz değerleriyle güçlü bağını kavramak ne mümkün!

Değişimin dinamikleri, bütün zamanların yaşanmışlığından besleniyor. Taşı yontarak alet yapmaya başladığı Paleolitik Çağ’dan, yapay zekâyı ürettiği günümüze, insanlık değişimi hep yaşadı; ama o ilk taşı yontmasaydı, yapay zekâyı üretemeyecekti.

Demem o ki yontulan taşa sırt çeviren insanlığın geleceği olamaz. Çünkü insanı insan yapan yaşanmışlığın eksilmesi,  tam olarak insanlığın eksilmesidir.

Bir başka deyişle, kullandığımız yapay zekâda, o yonttuğumuz taşın varlığı bir gerçektir.

Yaklaşan yeni bir çağın ayak sesleri ile Corona virüsünün yol açtığı salgının yeryüzünü birbirine kattığı belirsizlik döneminde, bir çağdan bir çağa geçişin öncülleri ortaya çıkmaya başladı. Kapitalizmin beşyüz yıllık tarihsel varlığı son buluyor olabilir.

İşte bu yüzden dönüşümü ve değişimi konuşacağız. Ancak bu defa, kuşaklar arası çatışma değil kopuş söz konusu ve bu yeni durum, iletişim sorunu yaratıyor.

Bunu yazmaktan hiç vazgeçmeyeceğim; Yeni bir dil kurmak ve hayatı yeniden söylemek gerekiyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 29 Mart 2020 Pazar 14:31
Yapay zeka o kadar gelişmişse yaşlıları da dijital topluma dahil edebilir. Mesela geçen 10 yılda bilgisayar kullanamayan 60 yaş üstü, akıllı telefon ve uygulamaların artmasıyla başta bankacılık ve sosyal medya olmak üzere tüm sanal mecralara dahil oldu. En çok "keklenen" dolandırılan ve kandırılan oldular. Ama dahil oldular. Şimdi 70 yaşüstü oldular ve bilinçlendiler de. İstenirse kopuş olmaz.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz