MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Durdurun dünyayı, inecek var!
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
1 Şubat 2024 Perşembe

Durdurun dünyayı, inecek var!

Geçtiğimiz günlerde, Amerika’nın Suriye ile Ürdün sınırı arasında konuşlandırılmış 22. Kule diye adlandırılan lojistik merkezinde, Amerikan karşıtı militanlar tarafından yapılan drone (İHA) saldırısında üç Amerikan askeri öldürülmüştü. Dün ölen askerlerin kimler olduğuna baktım.

Askerlerden ikisi de biri 23, diğeri 24 yaşlarında olan bir kadın. Diğeri ise 46 yaşında bir erkek. Askerler, aktif sahada görev yapmayan yani muharebeye katılmayan ve lojistik hizmetlerde görevlendirilen mühendisler. İkisi inşaat mühendisi, diğeri ise elektrik mühnedisi. Üçü de birliklerinin bağlı olduğu Georgia eyaletinden. Ve şu resme bakın; üçü de siyahi...

Diyeceksiniz ki ne var bunda! Ukraynalılar, Ruslar, Filistinliler (üstelik çocuk, kadın, yaşlı demeden), İsrailliler, Iraklılar, Yemenliler, İranlılar, Kürtler, Türkler vs. yüzlercesi de, her gün, savaşlarda veya bombardıman, füze vs. saldırılarında öldürülüyorlar. Ve heyhat öyle; ateş düştüğü yeri yakıyor. Keşke ateş sadece düştüğü yeri yaksa...

Ateş her düştüğü yere nefret tohumları da ekiyor! Dünyanın birbirinden kimi yakın, kimi bitişik, kimi ise çok uzak diyarlarında, birbirlerini hiç tanımamış insanların, yine birbirlerini hiç tanımayacak aileleri, birbirlerinin milliyetine, ırkına, dinine ya da mezhebine kinleniyor.

Ve yine heyhat; keşke yalnızca, yakınlarını savaşlarda kaybeden aileler nefet tohumları ile zehirlense... Maalesef, nefret tohumlarının saçtığı zehirin acısı; topyekün bir ırka, millete, dine ya da mezhebe yöneltilen ve etkisini nesilden nesile şırınga eden, görünmez ancak bütün savaşların yapabileceği tahribattan daha korkunç bir güce sahip, tüm zamanların en korkunç silahına dönüşüyor.

Sahi, yapay zeka ve insan beynine çip takma teknolojilerini geliştiren insanlık, görünmez ama insan cinsini yeryüzünden tamamen silme potansiyeline sahip, bu silahı yok edecek teknolojiyi ne zaman geliştirecek? Ya da soruyu şöyle soralım; bilim insanları böyle bir teknoloji üretmeyi ne zaman ajandalarına alırlar? Umalım ki insan uygarlığına dair tüm izler, dünya gezegeni ile beraber uzayın tozlarına karışmadan önce vuku bulsun...

Oysa, iyi temennilerde bulunmak bugünümüzü ve yarınımızı kurtarmaya yetmiyor. Buna rağmen, çoğumuz, kendi hayat kaygılarının ya da zevklerinin peşinde. Doğal olanın bu olduğuna inanıyoruz muhtemelen. Doğal olanı bu mudur gerçekten? Dünyadaki canlı yaşamın her an sonlanabilme ihtimaline karşı verebileceğimiz, en doğal tepki; umursamamak ya da gerçeği ötelemek mi olmalı? Elbette bu olmamalı!

Ama görünen, insanlığın büyük bir kısmının, bu türden vurdumduymaz bir tutum takınmayı tercih ettiği yönünde. Bu nedenledir ki savaşlar, katliamlar, soykırımlar bitmiyor. Ve bu yüzdendir ki dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın, bütün savaşlardan, katliamlardan ve soykırımlardan bir nebze, bizler de sorumluluyuz.

Kendimize dönüp bir soralım; savaşlara sebep olanların filizlendirdiği nefret tohumlarının zehirinden, daha ne zamana kadar korunabiliriz? Masum bir canlının sebepsizce öldürülme sorumluluğundan, bencil tepkisizliğimiz ve görmezden geliş sorumsuzluğumuzu daha ne kadar azad edebiliriz? En önemlisi, vazgeçtim tüm insanlığın bütünüyle yok olma ihtimalini... Dünyanın bir köşesine düşen küçücük bir ateşin bile, bir gün yüreğimizin her köşesine yayılan bir yangın olma ihtimali bu denli yakınken, bu kabustan daha  ne kadar kaçabiliriz?

Dünyanın bir köşesi, bir gün hepimizin yüreğinin her köşesi olmadan, savaşlara dur diyelim. Ya da durdurun dünyayı, inecek var!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz