Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Mısır’da, Afganistan’da, Pakistan’da halk seni sokaklarda selamlıyor… Onların kahramanısın... Hadi geç orduların başına, kurtar mazlumları, al Rabia’nın öcünü… Önümüzdeki ay Cumhurbaşkanı olacaksın… Kim tutar seni!
Yeni Osmanlıların müstakbel Sultanı Erdoğan ve Hariciye Nazırı Davutoğlu, büyük Osmanlı mirasının stratejik derinliklerinde muratlarına erdiler. Türkiye nihayet o Gayya kuyusunda…
Bölgesel güç Türkiye, bir oldubittiyle tarih sahnesine çıkıyor. Çünkü ABD bölgeye karada savaşacak asker göndermiyor, üslerden ve denizden yönetecek savaşı; İş başa düştü…
Nasıl 1400 yıldır birbirini öldüre geldiyseler, öylece devam edecek Müslümanlar...Sorun şu ki, doksan yıl sonra, yeniden Ortadoğu’da aşiret ve mezhep savaşlarına karışmanın eşiğine gelmiş bulunuyoruz.
“Kimse gücümüzü sınamaya kalkmasın!” “Sabrımızın da bir sınırı var!” diye buyurdu Davutoğlu… Türkiye, emperyal güç ya… Tamam, o malum %40 bunu yer de, elin oğlu yemiyor işte...
Kendimizi kandırmayalım, adamların gücümüzü sınadığı falan yok, Türkiye toprağı sayılan Konsolosluk binasına girip, kim var kim yok toplayıp götürüyorlar. Bir başka yerde, T.C. uyruklu 31 şoförü de dertop edip götürüyorlar. Seksen kişi rehine, olan biten bundan ibaret... Öldüresileri yokmuş, bırakacaklarmış… Güneydoğu sınırımızda, KCK güvenlik timlerinin kontrolünden geçtikten sonra, evlerine salimen dönerler.
Bu arada Irak’ta IŞİD girdiği şehirlerde; kadınların evlerinden dışarıya çıkmadığı ve herkesin beş vakit namazını kıldığı koşullarda huzur ve güven ortamı sağlanıyor. Aksi durumda ceza, ölüm…
Ve bu adamlar, Erdoğan’ın gönülden bağlı olduğu ve desteklediği El-Kaide’nin çatısı altında serpilip geliştiler. Devletin kurdurduğu kamplara postu sermiş olmaları ve Türkiye’de her yere ellerini kollarını sallayarak girip çıkıyor olmaları kuvvetle muhtemeldir.
Bizim yeni yetme Osmanlıların kafa koparma uzmanı Sünni kardeşlerinden mamul IŞİD ordusu, aralarında birkaç bin Türk, Bağdat’a saldırmaya hazırlanıyor; Oradan da yolculuk Necef’e mi, Kuveyt’e mi pek belli değil. Öldüre öldüre gidiyorlar işte…
Cumhuriyet durduk yerde kurulmadı; Yeryüzünde emperyal dönem sonlanmış, ulus devletler ortaya çıkarken, tarih sahnesinden çekilen Osmanlı bakiyesi üstüne inşa edildi. Cumhuriyet’i kuran kadrolar gökten düşmedi, hepsi de İmparatorluk kurumlarından yetişmiş insanlardı.
Kurtuluş savaşı ve sonrasında, Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet’i kurarken elbet de 600 yıllık İmparatorluk birikimini kullandılar. Ortadoğu politikaları bu birikime dayanarak yeniden oluşturuldu. Mezhep savaşlarından, aşiret kavgalarından uzak durmak, bilinçli bir devlet politikasıydı. “Yurtta sulh, cihanda sulh” öylesine söylenmiş ve ilke edinilmiş bir söz değildir.
Aydınlanmanın şafağında yükselen yeni Cumhuriyet, batı normlarında kurulan modern bir ulus devlet olarak uluslararası sisteme dâhil oldu. Ve günümüz dünyasının koşullarında bu yapı zorlanıyor.
Ne ki çözüm islam dünyasında değil. O Gayya kuyusundan 1400 yıldır ne çıktıysa yine o çıkacaktır.
Bu gerçeğe gözlerini kapatan iktidar yüzünden, Türkiye, sonu olmayan bir serüvenin girdabında, gün be gün, uluslararası güvenilirliğini yitiriyor.
Çember daralıyor. Erdoğan ve avenesinden ya kurtulacağız, ya kurtulacağız… Erdoğan’ın “benden sonrası tufan” dediğini anlamak için fazla zeki olmaya gerek yok.
Sayfa başına git