MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Vesayet olmadan asla…
Tayfun MARO
YAZARLAR
19 Haziran 2014 Perşembe

Vesayet olmadan asla…

Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Bu küçük ayrıntı göz ardı edildiğinden olacak, Kemalist çevrelerde, elitist demokrasi alışkanlığı depreşti. Cumhurbaşkanı seçimleri ezberleri bozacak gibi.
Anımsamakta yarar var, 68 yıldır sağın oyları %60’ın üstüne seyrediyor. Halkın iradesi böyle tecelli ediyor. Halkın iradesine karşı, “Cumhuriyet’i biz kurduk, biz yaşatacağız” demek yetmiyor, seçimlerde oy almak da gerekiyor. Siyasal islamın temsilcileri halkın oylarıyla iktidarı aldı ve rejimi dönüştürüyor. Gerçek bu.
 
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı, iktidar mücadelesinde yeni bir sayfa açmaya aday. Atatürk ilkelerini savunan Cumhuriyetçiler ile islam Cumhuriyeti yandaşları arasında bir uzlaşma zemini arayışının miladı olabilir, Ekmeleddin İhsanoğlu. Elbet de böyle bir uzlaşma arayışında en fazla Kemalist kesim zorlanacaktır. Ancak, mevzi kaybeden Kemalizm açısından kabulü zor bir durum olmakla birlikte, uzlaşmanın, muhtemel bir diktatörlüğün önünü kesebileceğini öngörmek gerekir.
 
Türkiye her zaman muhafazakârdı; Şimdi, daha muhafazakâr ve daha dindar. Ve laisite sorgulanıyor.
İslamiyet, salt inanç düzeyinde kalmıyor, günlük hayatı da düzenliyor. “Ben Müslümanım” diyorsanız, bunun azı çoğu olmuyor, arkası da geliyor. İşte Türkiye bu gerçekleyüzleşiyor.
Kemalist rejimin vesayet dönemi son buldu; buna karşın, İslamcı vesayet hayatımızı gün be gün kuşatıyor. Sonuç itibarıyla, vesayetten bir türlü kurtulamıyoruz. Oysa hangi vesayetin tercih edilebilir olduğu değil, vesayetin top yekûn reddi olmalı, asıl meselemiz. Yani, halkın artık rüştünü ispatlaması gerekiyor. Böyle kucaktan kucağa olmuyor.
 
Bu topraklarda, etnisite grupları, inanç grupları ve grup aidiyeti olmayanlar, bir arada yaşamak istiyorsak, kamusal alanı yeniden düzenlemek için yeni bir toplumsal mutabakat yapmak zorundayız. Doksan yıldır süren sosyal sözleşmenin son bulduğunu kabul etmeliyiz. Tarafların anlaşmadan çekildiğini göre göre, hükümsüz kalmış bir sözleşmeyi dayatmak anlamsız. Dayatmaya kalkarsanız da Kürtleri, İslamcıları ve muhtelif grupları karşınızda bulursunuz. Türkiye, artık o bildiğimiz Türkiye değil.Ne yapacaksınız? Askeri ve polisi üzerlerine sürüp zorla mı hizaya sokacaksınız? Yetmiş yıldır devlet bunu deniyor; sonuç ortada…
Türkiye bir yol ayrımında; ya uzlaşacağız, ya da herkes yoluna gidecek… İkinci şıkkın kimseyi mutlu etmeyeceği aşikâr. O halde, uzlaşma meselesini ciddiyetle ele almak, en makul yol olmalı.
Uzlaşma zemininde hangi kavramların ve normların konuşulacağı belli; Demokrasi, insan hakları, kamusal yaşam ve inanç, kuvvetler ayrımı, laisite ve sekülarite, evrensel hukuk normları.
Uzlaşma arayışlarına Çankaya’dan Ekmeleddin İhsanoğlu ile başlamak kötü bir fikir değil. İhsanoğlu’nun çizdiği profil, Türkiye’nin %70’inde karşılık buluyor. Altmış yıldır muhafazakârların yönettiği Türkiye’de, sosyal demokratların taleplerinde dikkatli, gerçekçi ve tutarlı olması gerekir.
 
Herkesin anlaması gerekiyor; Başka Türkiye yok! Türkiye Cumhuriyeti’nin başaramadıklarını biliyoruz; Ancak neleri başardığını görmek için dönüp Ortadoğu’ya bir göz atmak yeter.
Doksan yıldır Türkiye o Gayya kuyusundan uzak durabildiyse, bunu Atatürk’ün çaplı devlet adamlığına borçluyuz. “Yurtta sulh, cihanda sulh” demek öyle her babayiğidin harcı değildir.
Bugün ise o Gayya kuyusunda tekinsiz günler yaşıyorsak, çapsız ve bilgisiz siyasetçilerin Cumhuriyet’i sorumsuzca dönüştürme heveslerindendir.
Uzlaşma, herkesin kendinden bir şeyler vermeyi öğreneceği bir süreç olacak ve hiç kolay olmayacak. Ama uzlaşmayı denemezsek, işlerin varacağı yerde bizi bekleyen zorluklar çok daha büyük ve baş edilmez olacaktır.
 
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, “kırk katır mı, kırk satır mı?” mantığıyla yorumlamak ve protesto etmek elbet de demokratik bir haktır, kendini ifade etme özgürlüğüdür.
Umarım hak ve özgürlüklerimizi kullanırken, ülkenin bu hale gelmesinde payımıza düşeni de aynı tutarlılık içinde dile getiririz.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 taylan özgür
 22 Haziran 2014 Pazar 00:21
diktatörlüğün önünü nasıl ne sekilde demokratik yolla kesilecek se ekmelettioglu denenmeli ..
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz