MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İyi Parti üzerine…
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
25 Ekim 2017 Çarşamba

İyi Parti üzerine…

Beklenen an gelip, çattı. Uzun bir süredir ‘kuruldu, kuruluyor’ derken Akşener önderliğindeki parti resmen kuruldu. 200 kişilik kurucular kurulu açıklandı, GİK üyeleri belirlendi. Bu konuda çokça yazan çizen biri olarak onlarca soruya maruz kaldım. Nasıl değerlendiriyorsun? Tutar mı? İzmir kadrosu yeterli mi? Bu nasıl isim böyle? Dağ fare mi doğurdu vs.

Burada bardağın neresine baktığınız önemli. Bardağın boş tarafına bakarsanız söylenecek çok şey var. En başta ‘yeni partinin’ bu kadar ‘eski siyasetçi’ tarafından kurulmuş olması sorun.
Tabi ki siyasetin malzemesi insandır. Ve siyaset siyasetçiyle yapılır. Ama benim sözünü ettiğim bugünün ‘yeni parti’ ihtiyacına yanıt verirken mayaladığınız hamurun içindeki ‘eski’ oranıdır. Burada biraz fazla kaçmış görünüyor. 200 kişilik liste Eski vekil, eski bakan, eski başkan dolu…

Öte yandan kurucular kurulunun 200 kişi olması da ayrı bir sorun. “Müthiş bir rağbet var. Bu partiyi halk kurdu” falan demek için iyi bir rakam… Ama o kadar insanın kurucular kurulunda olmasının riskini de göğüslemek gerekecektir. Siyasetin ve de siyasetçinin olmazsa olmazı kabul ettiğimiz, bir parça olmasında fayda gördüğümüz egolar, önümüzdeki süreçte koltuklara/makamlara dönüşmeyince kurucular kurulundan gelecek istifalar İyi Parti gemisinin gövdesinde istenmeyen delikler açabilir.
Hatırlayanlar olacaktır. 52 kişi tarafından kurulan AK Parti bir yıl sonra iktidar olmasına rağmen bu sorunu yaşamıştı. Hatta kurucular kurulundan ihraç ettiği isimler bile olmuştu. Öte yandan 15 Temmuz ihanetinin ardından süren OHAL döneminde 200 kişi 200 bombaya eş değerdir. Üç beş gün sonra İyi Parti’nin kurucuları arasından 5-10 kişinin FETÖ bağlantı iddiasıyla gözaltına alınması iki yıllık emeği suya düşürebilir.

Gördüğünüz gibi bardağın boş tarafından bakarsanız, çok şey bulursunuz. Bu noktada kadroya dair iki eleştiri noktası olacaktır. Bu adamların/kadınların burada ne işi var? Şu şu isimler neden yok o listede? Davet mi edilmediler yoksa gelmediler mi?

Açıkçası benim de olması gerektiğini düşündüğüm ama kurucular arasında olmayan birkaç isim var. Abdullatif Şener gibi mesela… Oktay Vural gibi mesela… Örnekleri arttırmak mümkün…Şimdi bardağın dolu tarafına bakalım.

İlk bakışta garipsense de isim iyi düşünülmüş. Memlekette neredeyse her şeyin kötü gittiği, kötüye gittiği, her türlü iyiye, iyi bir habere, iyi bir gelişmeye hasret kaldığımız bir süreçte ‘iyi parti’ iyi, pozitif bir isimdir. Felsefi ve dini açıdan binyıllardır süregelen ‘iyi ve kötünün savaşına’ gönderme yapması da ayrı bir avantaj sağlayabilir.
İntegral Araştırma olarak yaptığımız saha çalışmalarında da görüyoruz ki memlekette ‘nasılsın sorusuna’ ağız dolusu ‘iyiyim’ diyen diyebilenlerin sayısı yok denecek kadar az.
Hangi alanda iyiyiz, birlikte düşünelim. Çok eskiye gitmeyin lütfen. Bir iki yıl öncesine göre değerlendirin. Türkiye’nin daha demokrat, daha özgür, daha adil, daha zengin, daha hoşgörülü, daha güvenli, daha istikrarlı, daha eğitimli, geleceğe daha güvenle bakan bir ülke olduğunu kaç kişi söyleyebilir?

Hiç AK Parti seçmenine yönelmeyin. Yaptığımız çalışmalar onların da önemli oranda tedirgin olduğunu ortaya koyuyor. Eğitimde, sanatta, sporda hangi alanda iyiliğimiz kaldı. Ampute milli takımın şampiyonluğu neden bu denli coşturdu herkesi? Profesyonel futboldaki çürümüşlüğe inat, amatör ruhun kazanmasıyla ortaya çıkan iyi bir habere, güzel bir gelişmeye duyduğumuz ihtiyaçtan olmasın…

Hal böyleyken bir toplumsal talep olarak ortaya çıkan ‘yeni parti’ ihtiyacına ‘iyi parti’ olarak yanıt vermek fena bir fikir değil. Öte yandan İyi Parti’nin ortaya çıkış sürecinden adına, logosuna kadar ‘AK Parti’ye benzerliği de dikkat çekiyor. AK Parti, Fazilet Partisi’ndeki 1999’daki ‘gelenekselciler-yenilikçiler kongresindeki’ kırılmanın ardından ortaya çıkmıştı. İyi Parti de MHP’deki yapılamayan, yaptırılmayan kurultayın sonucunda doğdu.

AK Parti ile İyi Parti arasındaki tek benzerlik ortaya çıkış süreçleri de değil. Her iki partinin ismi de tezadından/karşıtından beslenmektedir. Kuruluş yıllarında Erdoğan’ın siyasal ve toplumsal muhalefetin AKP demeyi tercih ettiği partisine ‘AK Parti’ dedirtmek için ne kadar uğraştığını hatırlıyoruz. Bence Erdoğan’ın muradı ‘AK ve KARA’ arasındaki karşıtlığın altını çizmekti.  Ak’ın masumiyetinden, temizliğinden faydalanmaktı ya da…
O yıllarda yaşanan ağır ekonomik ve siyasi krizlerin ardından milletin sandıkta kime AK kime Kara dediğini de gördük zaten. Ancak bugün ibre tersine dönmeye başladı. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük bir mesai harcayarak partisine dair teşhis ve tedavi sürecini yönetmeye çalıştığına şahit olsak da Türkiye’nin sorunlarının AK Parti’nin sorunlarından çok daha büyük ve acil olduğunu kabul etmek gerekiyor.
*
AK Parti’de bir ara yükselen ‘2001 ruhu’ sevdalıları vardı. Yani Türkiye’nin geleceğinin AK Parti’yi fabrika ayarlarına döndürmekten geçtiğini düşünenler… Belki de İyi Parti’nin kurucuları AK Parti tabanından yükselen bu sesten etkilendiler. Kurucuların eksileri, artıları üzerinden çok şey söylenebilir. Ama Özal’ın 4 eğilimini tekrarlamaya çalıştıkları, bu çerçevede bunu 2001’de gerçekleştiren AK Parti’nin yolundan gittikleri söylenebilir İyi Partililerin.
Ve AK Parti ile üçüncü benzerlik logo! Ampul ve güneş… Her ikisi de karanlığa karşı aydınlıktır.
*
Logo’nun, seçilen maviyle birlikte parti bayrağının Osmanlı’nın kurucu nüvesi Oğuzların Kayı Boyu‘nu çağrıştırması iyi, Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel’in seçim afişini andırması kötü bir tesadüftür.
*
Diğer taraftan İyi Partili Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya çıkması, Kılıçdaroğlu üzerindeki ‘Erdoğan’a karşı aday’ baskısını ya da 2. Ekmeleddin korkusunu azaltmıştır.

Ama aynı Akşener’in parlamenter sistemi savunan bir cumhurbaşkanı adayı olması, parti programında ‘bir yıl içinde parlamenter sisteme geçilecek’ şeklinde net bir ibarenin olması İyi Parti’ye kısa sürede bir de ‘başbakan adayı’ çıkarma zorunluluğu getirebilir.
Parlamenter sistemde güçlü olanın ‘başbakan’ olduğunu da hesaba katarsak İyi Parti’nin içinde gizli bir liderlik mücadelesinin bu partiyi bekleyen en büyük tehlike olduğunu görürüz. Böyle bir mücadele İyi Parti için hiç de iyi olmayacaktır.

İzmir kadrosu mu?

Şimdilik bu kadar diyelim… Bu pilav daha çok su kaldırır çünkü.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Haldun Çıray
 26 Ekim 2017 Perşembe 18:16
Ülkede demokrasi Yok yok yok demokrasini oturmadı 40 yıla baliğ sadece sizin gibi idealist insanlar üç nesil geçirdi ama hamuru statükocular yedi yemeğe devam ediyor değişecekmiyiz hayır kırk yıldır telefon açmayan insanlarla bi bok olmaz bu insanlara katkı koymaya çalıştım göreceğiz helalim harammı edeceğimizi Türkiye’de düzen değişmeli kökten
 Taner ÖZBEK
 26 Ekim 2017 Perşembe 12:30
Sayın YALDIZ; Tespitleriniz yerinde ama eksik. Bence dağ fare doğurdu. İktidar olma şansı yok. Ancak çoğunluk mhp''den olmak üzere barajı geçecek kadar oy devşirir. Türkiyenin kurtuluşu sağ değil sol bir parti''nin iktidarıyla olur. O da ülkesini seven, gidişattan rahatsız olan kesimlerin Cumhuriyet Halk partisinde birleşmesiyle olur. Saygılar.
 Seçmen
 25 Ekim 2017 Çarşamba 21:00
Sayın yazar Apdullatif şener CHP nin cumhurbaşakanı adayı olabilirmi.çünkü adalet kurultayında konuşmacı olarak orda konuştuş ve partililerde iyi alkış aldı.
 Ümitte Umutta aynı
 25 Ekim 2017 Çarşamba 20:09
Ötekileştiren değil bütün toplumu kucaklayan, ben yok biz varız o halde hep birarya gelip bu ülke için herşeyin en güzelini yaparız diyebilen, ithalat ihracaatın 2 katına çıkmışken montaja değil sanayi üretimine dayalı ihracaata sevinmek için, enflasyon düşük çıksın diye gıda maddelerinin ağırlığı azaltılmış değil gerçek gıda maddelerinin olduğu enflasyon sepeti için, işsizliğin devlet rakamlarında bile çift hane olmadığı, büyüme rakamlarının doğruluğunun tartışılmadığı ülke için, dünya ile kavga eden değil, kazan= kazan prensibi ile dış politika görmek için,geleceğini inşaata değil üreten fabrikalar için, kapı kulu değil fikrine saygı duyulan birey olmak istiyorum o nedenle benim için Ümitte aynı Umutta aynı.Bunuda İYİ partinin İYİ yapacağına inanjyorum.Toplumda karşılığının olduğuna inanıyorum, inanmamak isteyenlerin telaşını görüyorum 2019 anahtarı EKONOMİ muhalefet şanslı toplumun karşısına vaate gelecek iktidar yaptıklarıyla.
 Nedim Atilla
 25 Ekim 2017 Çarşamba 19:04
Ümit kardeşim; bugün okuduğum en iyi analiz senden. Sanırım, "bu pilav"ın kaldıracağı suların içinde CHP ile ilişkiler de ön planda olacaktır. Suat Çağlayan ise bence hâlâ muamma..
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz