İzmir’den ‘cacık’ olur mu?

Aslında yeni yıla harika haberlerle girdik. İlk olarak vergi tahsilatında Türkiye ikinci olduk.
Yaklaşık 40 milyar TL’lik tahsilat rakamı ve yüzde 87 gibi rekor oranla İstanbul’un ardından 2.lik kürsüsüne çıkan İzmir, Kocaeli gibi sanayi devi kenti geride bırakma başarısı gösterdi.
Hoş bıraktı da ne oldu? Ne kadarı kamu yatırımı olarak kenti dönüyor gibi yıllanmış tartışmaların fitili yeniden ateşlense de son yıllarda ‘geriye gidiyor, kan kaybediyor’ gibi söylemlerle demoralize olan kente bu ikincilik iyi geldi.
Artık İzmirli Ankara’ya seslenirken sesini daha gür çıkarabilir.
Sanayicisi de esnafı da tüccarı sıradan bir sakini de da aynı tondan hak talebinde bulunabilir.
Daha çok ilgi, daha fazla yatırım diye koro halinde seslenebilir.
Hatta çiftçisi…
Hatta pek çoğumuzun gözünden kaçsa da İzmir’in çiftçisi de açıklanan son istatistiklere göre Türkiye şampiyonu oldu. Göğüs kabartan çiftçimiz ürettiğini kayıt altına aldırıp vergisini ödeme konusunda 1 numara… Antalya gibi önemli bir tarım kentini solladık.
Yetmedi bir güzel haber de uluslararası düşünce kuruluşu Brookings Institution ve JP Morgan Chase'in gerçekleştirdiği 300 şehrin ekonomik başarısını ortaya çıkaran araştırmadan geldi.
Çin’in Macau kentinin ardından dünyanın en hızlı büyüyen kentleri sıralamasında İzmir 2.’lik kürsüsüne oturdu. Geçen yıl 6. İlan edilen İzmir 4 basamak birden yükseldi.
**
- ‘Efendim şöyle oldu böyle oldu.’
Araştırmaya konu 300 şehir arasında kişi başına düşen gelir miktarında 246.’yız ama…
İstihdamda 120.’yiz.
Biz zaten küçük bir ekonomi olduğumuz için en küçük bir kıpırdanma bizi oransal olarak yukarıya çekiyor. Bu büyüme rakamına aldanmayalım.
Yahut vergi ödemede ikinciyiz ama o tahsilatın yarısını sigara üreticileri karşılıyor.
Hatta Büyükşehir Belediyesi’nin sözleşmeli üretimi olmasa bizim çiftçinin birinci sıraya oturacağı falan yok. Bunların hepsi doğru olabilir. Ama hiçbiri İzmir’in vergide Türkiye ikinciliğini, gelişmekte olan kentleri ligindeki Dünya İkinciliğini, çitçisinin ulusal ölçekte şampiyonluğunu gölgelemez. Kurvaziyer turizmdeki negatif haberleri saymazsak İzmir yeni yıla 3 önemli ve de pozitif haberle başlamıştır. 
Peki, böylesine güzel şeylerin olduğu kent için yukarıdaki başlık atılır mı?
Atılır… Hem de bal gibi atılır.
Fransa’nın Lyon kentinde bir tören var. İzmir için yılın üçüncü güzel haberi!
İzmir Delice Ağı’na üye oluyor. Delice ne mi? Dünya Gurme Kentler Ağı…
İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları Bölümü’nün girişimiyle İzmir, Aarhus (Danimarka), Barselona (İspanya), Birmingham (İngiltere), Bordeaux (Fransa), Brüksel (Belçika), Cape Winelands (Güney Afrika), Göteborg (İsveç), Helsinki (Finlandiya), Lozan (İsviçre), Leipzig (Almanya), Lizbon (Portekiz), Lyon (Fransa), Madrid (İspanya), Montreal (Kanada), Osaka (Japonya), Puebla (Meksika), Rabat (Fas), Riga (Letonya), Saint Louis (ABD), Stavanger (Norveç), Şikago (ABD), Torino (İtalya)gibi kentlerin bulunduğu birliğe dâhil ediliyor.
Neresinden bakarsanız bakın güzel hatta harikulade bir haber.
Son yıllarda Seferihisar’ın ‘Yavaş Şehir’ ile yakaladığı başarıyı biliyoruz.
Uluslararası ağlara katılmak hele hele lezzet gibi turizm için olmazsa olmaz bir başlıkla bir ağa dahil olmak İzmir gibi 8 bin 500 yıllık maziye, olağanüstü bir mutfak kültürüne sahip kent için devlet kuşu sayılır. İyi de olumsuzluk neresinde bunun… Yani ‘Cacık meselesi’ne nasıl geldin?’ diye sorabilirsiniz.
Efendim beni de ziyadesiyle heyecanlandıran bu haberi okurken önemli bir eksikliği fark ettim. 
İzmir’i Dünya Lezzetler Birliği’ne üye yapan heyete odaklandım bir an…
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu orada…
İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş orada... (İEÜ Mütevelli Heyet Başkanı sıfatı ile daha çok)
İTO Yönetim Kurulu Üyesi, Canlı Hayvan, Kanatlı Hayvan ve Et Ürünleri Grubu Meclis Üyesi Cüneyt Güleç orada… İTO Canlı Hayvan, Kanatlı Hayvan ve Et Ürünleri Grubu Meclis Üyesi Ahmet Dönmezler orada... İEÜ Mutfak Sanatları Bölümü Başkan Vekili Yrd. Doç. Dr. Betül Öztürk ile İzmir Ekonomi Üniversitesi Uygulamalı Yönetim Bilimleri Dış İlişkiler Koordinatörü Sırma Güven de orada…
*
Ama İzmir Lokantacılar Odası Başkanı Aykut Yenice yok. İki Yenice 2010’dan bu yana Türkiye Lokantacılar Federasyonu Başkanlığını da yapıyor.
Yani Türkiye’deki lokantaların başkanı…
Peki, Yenice bu sırada nerede…
AK Parti İzmir İl Kongresi için düzenlenen basın toplantısında Bülent Delican’ın sağında…
Haydaa… Ne işin vardı çayda misali…
Bağrından bir federasyon başkanı çıkaran kent, dünya lezzetler ağına katılırken, federasyon başkanının iktidar partisinin kongre toplantısında olmasına mı yanarsın, ‘Bir şeyi de eksiksiz, doğru yapın be kardeşim’ diye hayıflanıp yukarıdaki başlığı mı koyarsın.
*
Aykut Yenice’yi 2002’den bu yana tanırım.
Hem oda hem siyaset hayatındaki rolünü bilirim. Takdir ettiğim de olmuştur, eleştirdiğim de…
‘1 liraya döner olmaz’ kampanyasını ilk haberleştirenlerden biriyim.
Lezzet standardı için verdiği mücadeleyi bilirim.
Hatta bugün Lyon’da İzmir’i önemli bir lige sokan Ekonomi Üniversitesi’nin kuruluşuna koyduğu harcı bilirim. Ticaret Odası’nın meclis üyesi sıfatıyla…
Dahası Lokantacılar Federasyonu Başkanı sıfatıyla son yıllarda Türk mutfağı, Ege mutfağı için düzenlediği zirveleri, yaptığı açıklamaları, kampanyaları bilirim.
O yüzden böylesine onunla ilgili bir toplantıda olmak yerine neden AK Parti İzmir’in basın toplantısında yer aldığını sordum. (İl başkan yardımcısı olduğunu bilerek tabi ki)
Söylediklerini aynen aktarıyorum.
“İzmir için böylesine önemli bir haberi ben de Egedesonsöz’de gördüm. Yani organizasyondan haberim yoktu. Yok sayıldım. Ama kırıldım. İnsan İzmir’i Türkiye çapında temsil eden bir kurumun başkanına en azından nezaketen haber verir. Bu nasıl bir egodur anlayabilmiş değilim. Kaldı ki Ekonomi üniversitesi kurulurken, İTO bütçesinden para ayıran meclis üyelerinden biriyim. Evimde teşekkür beraatım var. Ve bu organizasyonu kuruluşuna katkı sağladığım Ekonomi Üniversitesi’nin mutfak sanatları bölümü yapıyor. Sanıyorum birileri ciddi bir hafıza kaybı yaşıyor.
Davet etmeyi bırakın en azından haber verseler yeterliydi. Kaldı ki İzmir’in böylesine önemli bir ağa üye olmasından büyük memnuniyet duydum.
2002’den bu yana İzmir Lokantacılar Odası Başkanlığını yapıyorum.
2010’dan bu yana da Türkiye Lokantacılar Federasyon Başkanıyım.
Önceki sene Antalya’da Türk mutfağı zirvesi düzenledim federasyon başkanı olarak. Aynı zirveyi geçen yıl Mayıs’ta da İzmir’de yaptık. Lyon’dakiler o zirvede de yoktu. Türk mutfağının salgın hastalık gibi yayılan fast-food kültürüne karşı direnmesi için büyük bir mücadele veriyoruz. Ama ne hikmetse birileri tarafından daima yok sayılıyoruz.”
İşte Yenice’nin haklı sitemidir bana bu satırları döktüren…
Ve de iyi bir helva karmak için her türlü imkâna yıllardır sahip olan İzmir’in her seferinde bir malzemeyi eksik karmasıdır.