MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Alın size kuşak çatışması!
Tayfun MARO
YAZARLAR
9 Temmuz 2015 Perşembe

Alın size kuşak çatışması!

Geçenlerde Ekin, (kendisi oğlum olur) sosyal medyada şöyle yazmış; “Sağcılar için üzüldüğüm nokta artık sol diye bişey olmadığını idrak edememeleri ve bu yüzden manipüle olmaya çok açık olmaları. Solcular için üzüldüğüm nokta ise artık sağ diye bişey olmadığını idrak edememeleri ve bu yüzden manipüle olmaya çok açık olmaları.”
Tabii, benim için üzüldüğünü okuyunca, en az onun üzüldüğü kadar ben de duygulandım… Ayrıca, “Kendini bu kadar üzme!” diye tavsiyede bulundum.
 
Ben, ‘Ne olacak bu solun hali!’ diye emek emek yazılar yazarken, sen gel, sosyal medyada iki satır yazıyla hepsini sıfırla… Arkamdan kuyumu kazıyor… İdraksizmiş… Kavgada söylenmez… Gel de manipüle olma! Neyse, sadede gelelim…
 
Sağ ve sol ideolojilerde bir idrak sorunu olduğu muhakkak; fakat bu sorunu, “artık sağın ve solun olmadığını” söyleyerek kökünden çözmek oldukça radikal bir tavır gibi görünüyor.
Söz konusu ideolojilerde meydana gelen anlam kaymaları ve kavramların içinin boşalması sonucu, ardılı siyasi gruplarda kullanılan dilin etkisizleştiği doğrudur. Bu dili kullanarak günümüz dünyasının sorunlarına dair yeni bir şey söylemek nicedir pek mümkün olmuyor.
Genç kuşaklar, özgürlük ve eşitlik kavramlarına, kentsel yaşamın getirdikleri üzerinden, yatay toplum bağlamında anlam yüklüyorlar.
Sağ ve sol düşüncenin ifade ettikleri, meselelerin ele alınış biçimi itibarıyla, genç kuşakların düşünce tarzına ve taleplerine karşılık gelmiyor; Gençler, sağ ve sol siyasetin yaklaşımlarından çok sıkıldılar. Gezi eylemlerinde bu sıkıntı dile geldi, hiçbir siyasi partinin saflarında yer almadıklarını defalarca açıkladılar, fakat gerçekle yüzleşmek istemeyen siyasetçi, böyle devasa bir sorunu yok sayıyor.
 
Mevcut siyasal yapı ve vesayetçi yönetim altında çalışan kurumlar ile genç kuşaklar arasında duvarlar var. Ve ara giderek açılıyor, ilişkiler sertleşiyor. İletişim neredeyse yok; Genel durum böyle.
Bu çocuklar, “devrim yapacağız, sizi alaşağı edip ülkeyi biz yöneteceğiz…” falan demiyorlar. Onların talepleri çok net; “Ülkeyi doğru dürüst yönetin. Özgürlüklere ilişmeyin. Eşitliği sağlayın. Demokratik bir yönetim olsun.” Yani, “Söylediklerinizi yapın!” diyorlar.
 
Genç kuşakların talepleri tam bir suçüstü durumu yaratıyor. Kıyamet de bu yüzden kopuyor. Siyasetçilerin atıp tuttuklarını ciddiye alıyorlar ve “hadi, yap!” diyorlar. Eskiden kimseler ciddiye almazdı siyasetçinin vaatlerini; “Siyasetçi bu, söyler ama yapmaz!” denir geçilirdi. Şimdi öyle olmuyor. “Madem söyledin, yapacaksın!” diyor bu çocuklar.
Ülkeyi yönetenler, suçüstü yakalanmanın ve yüzlerine vurulan yalanlarının hırçınlığıyla saldırıyorlar çocuklarımıza. Çocuklar ise, kaçmak yerine karşılarına dikilip; “İşte karşındayım! Hadi, ne yapacaksın!” diyerek meydan okuyor.
 
Onlar bilişim devrimiyle geliyor. Hiyerarşiden hoşlanmıyorlar. Onlar, üretimin ve hizmetlerin yatay süreçlerde seyrettiği yatay toplumun değerlerini tanıyorlar. Doğayı savunuyorlar. Toplumsal alanda, rahat ve özensiz giyim kuşamlarıyla meşhurlar. Sağ ve sol düşüncenin getirdiklerinden ziyade götürdüklerini görüyorlar ve bir gelecek vaat etmediğini düşünüyorlar. Antikapitalist çizgideler fakat bu çizgiyi ideolojiye dayandırmıyorlar. Her şeyi bilmek yerine bilgiyi kullanmayı öğrendiler. Bu yüzden, çokbilmişlerden hoşlanmıyorlar. Uzun cümlelerden, soyutlama düzeyi yüksek fikirlerden uzak duruyorlar. Basit ve anlaşılır olmak çok önemli. Mizahı çok iyi kullanıyorlar. İki satır tweet ile dertlerini anlatabiliyorlar. Fazlası, fazla…
Genç kuşaklar eşitlik ve özgürlüğü gerçekten istiyorlar. Ne ki bu arzularını gerçekleştirmek için Marks okumanın gereğine o kadar da inanmıyorlar. Ya da yeni Marks okumalarının gereğine inanıyorlar. Sanki bizim kuşağın yarım bıraktıklarını, doğru yapamadıklarını onlar tamamlıyor, düzeltiyor…
 
Bu çocuklar, dünyayı yeni bir dille yeniden söylüyorlar; kırk yıldır yeni bir dil kurmak ve dünyayı yeniden söylemek için mücadele eden kendi kuşağımın onlara öğreteceklerinden fazla, onlardan öğrenecekleri var.
Bu kuşak çatışmasından iyi şeyler çıkacağına inanıyorum.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 taylan özgür
 12 Temmuz 2015 Pazar 11:41
Nazım Hikmet demişti demek hoş olmasa da. BABAM dan İLERİ OĞLUM dan GERİYİM. Evet ...Ekin ve Siz içinde durum aynı.Karanlık ülkemin aydınlık gençlerine selam olsun.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz