MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Apología Sokrátus
Teodora HACUDİ
YAZARLAR
27 Kasım 2015 Cuma

Apología Sokrátus

Sokrates M.Ö. 469 – 399 yılları arasında yaşamış
Yunanlı düşünür, filozof.
Felsefe ve felsefe tarihindeki önemi
felsefenin merkezine insanı geçirmesi,
insanın kendisiyle,
evren ve toplumla olan ilişkisinin
ne olduğunu
ve ne olması gerektiğini
araştırmasından kaynaklanır.

Sokrates,
etiğin temelini atan filozof olarak da kabul edilir.
Ona göre kişi kendini bilmeye ve tanımaya çalışmalıdır.
“Yaptıklarını,
yapması gerektiği halde yapmadıklarını,
doğrularını,
yanlışlarını,
kendi değer yargılarını,
bu değer yargılarının toplumla uyumunu anlamalıdır”
der ünlü düşünür ve ekler;
“Sorgulanmamış bir yaşam yaşanmaya değmez”…

Kısaca sorgulayın,
ama önce kendinizi sorgulayın der.
Ancak özüyle
kendiyle barışık olan kişi
yoluna devam edebilir,
diye de ekler.

Beğenilmez filozofun dedikleri,
yeni iktidar rahatsızdır söylemlerinden,
yeni tanrılar icat ettiği söylenir,
zaten sapkınlığıyla ün salmıştır,
gençleri de kötü etkiler,
korumak lazımdır gençleri bu sapkın, yaşlı adamdan.
Bir zamanlar Sokrates’in yanında yer alan aristokratlar
“gençlerin ahlakını bozmak ve dinsizlik” suçlamalarıyla
Sokrates’e dava açarlar.

Ölüm cezasına çarptırılır,
getirilen baldıran zehrini alıp kendi içer.
İdamından sonra
öğrencisi Platon tarafından kaleme alınır
Sokrates’in Savunması.
Takriben 2400 yıl önce yapılan bu savunma
ilk savunma olarak da tarihe geçer.
Tarihçiler yargılananın,
yargı önünde savunma yapmasının
Sokrates’le başladığını kabul ederler.

Güzel ve binlerce yıldır geçerliliği olan bir metindir
“Sokrates’in Savunması”.
Naçizane tavsiyem okuyun bu savunmayı,
seveceksiniz,
eminim ki çok seveceksiniz,
mesela ben bu son bölümünü çok severim;

…….
“Sizden dileyeceğim bir şey daha kaldı:
çocuklarım büyüdükleri zaman,
Atinalılar,
erdemden çok zenginliğe
yahut herhangi bir şeye düşkünlük gösterecek olurlarsa,
ben sizinle nasıl uğraşmışsam,
siz de onlarla uğraşınız, onları cezalandırınız;
kendilerine,
kendilerinde olmayan bir değeri verir,
önem vermeleri gereken şeye önem vermez,
bir hiç oldukları halde kendilerini bir şey sanırlarsa,
ben sizi nasıl azarlamışsam,
siz de onları öyle azarlayınız.
Bunu yaparsanız,
bana da,
okullarıma da
doğruluk etmiş olursunuz.
Artık ayrılmak zamanı geldi,
yolumuza gidelim:
ben ölmeye, siz yaşamaya.
Hangisi daha iyi?
Bunu Tanrı’dan başka kimse bilemez…”

Ha “ne yapayım ben elin feylesofunun savunmasını” derseniz de
saygı duyarım,
o zaman daha güncel
daha bizden birinin
Can Dündar’ın savunmasını okuyun derim,
hani
Cumhurbaşkanı
'silahsa silah ne olmuş yani diyorsa'
ben de
' haberse haber ne olmuş yani' diyorum”
diye bitirdiği savunmasını…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz