MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Beyhude bir sesleniş…
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Aralık 2014 Salı

Beyhude bir sesleniş…

Yeryüzünde başka türlü yaşamı imkânsızlaştıran, temsile dayalı mülkiyet sistemidir.
İşte bu bilgi tehlikelidir. Mülkiyete karşı çıkmak, neredeyse bütün bir insanlığı karşına almaktır. Sırf bu yüzden, insanlık asıl meselesinden uzak duruyor.
Bu uzak duruş karşısında, yazmak arzusu anlamsızlaşıyor. Ve sessizlik bir imkâna dönüşüyor.
İsyan veya sessizlik; paradoksal gibi görünüyor ama birbirine dönüşebilen bu iki eylem açık veya örtülü bir direniştir. Sessizlik, sisteme ses vermemek olduğu ölçüde derin bir başkaldırıdır.
 
Dünyanın insan yaşamına yüz çevirmeye başladığı zamanlardayız; Bu gerçeğe rağmen, sessizlikte veya başkaldırıda kendini ifade etmeyen insan, ‘vur patlasın çal oynasın’ yaşıyor.
Zengin olsun yoksul olsun fark etmiyor, herkes dünyadan alacağının peşinde; Bu alacak, uygarlığın ve mülkiyet sisteminin insana vaat ettiği dünya nimetleridir.
Dünya sistemi kapitalizm, hepimizin bildiği gibi, bu nimetlerin üretimini ve paylaşımını gerçekleştiriyor.
 
Tüketimi dizginleyen, ihtiyaçları sınırlayan öğretileri savunan ateistleri lanetleyen insanlık ne yaptığını bilmiyor. Hadi, anarşistleri ve komünistleri tanrıtanımaz oldukları için dinlemiyor, ama İslamiyet, “biriktirmeyin” diye buyurmuş; İsa Peygamber diyor ki, “Hem Tanrı’ya hem paraya kulluk edemezsiniz.”
Fakat insanlık ne İsa Peygamberi ne Muhammet Peygamberi dinliyor. Yani sınırsız ihtiyaç ve sınırsız tüketim söz konusu olunca insan aklı firar ediyor. Ne Marks ne İsa…
Tüketim mabetleri olarak AVM’lerde ve para mabetleri olarak bankalarda tüketimin ve paranın kulu olan insan, hangi Tanrı’ya kulluk ediyor olabilir? Hangi yüce düşünürün ardılı olabilir?
 
Bilim insanları yeryüzüne ömür biçiyor. Böyle giderse yüzyıl içinde dünyada insan yaşamının son bulabileceğine dair uyarılar yapılıyor. Bu uyarılar, doğayı savunan bir avuç insan dışında kimse tarafından ciddiye alınmıyor.
Gelin görün ki, bir avuç insanın yüzü suyu hürmetine dünyanın kurtulması ihtimal dışıdır. Hepimiz çılgınca tüketmekten ve ihtirasla biriktirmekten vazgeçmedikçe çıkış yok.
“Kıt kaynak, sınırsız ihtiyaç”, kapitalist iktisadın düsturudur. Sistem iki yanlış bilgi üstüne inşa edilmiştir. İhtiyaçlar sınırsız değildir. Dolayısıyla kaynaklar kıt değildir.
Tüketim bir fetişe dönüşmedikçe ve ihtiyaçlar doğa koşullarının gerektirdiklerini zorlamadıkça, kaynakların sınırlılığı bir tehdit oluşturmaz.
Ne var ki, ‘başka bir dünyanın mümkün olduğunu’ anlamak istemiyoruz. Bir yalanın peşinde tükeniyoruz… Tükettikçe tükeniyoruz.
 
Bu çıkışsızlıktan kapitalistler medet umuyor. Dünyaya ne olacağı kapitalistin umurunda değil. Yeter ki dünya sistemi olarak kapitalizm varlığını sürdürsün.
Hadi kapitalistleri anladım, ya halklar… Kapitalistler onlara ne vaat ediyor ve hangi vaadini yerine getirdi ki sisteme bu kadar bağlılar?
 
150 yıl önce, proletaryanın zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yoktu, ama onlar bunun bilincine varamadılar. Onun için de işçiler kendileri için sınıf olamadılar.
Halklar, metropollerde yeni hayatın dijital çekim alanlarına doğru sürüklenmeye başladı bile.  Karın tokluğuna efendilerine hizmet eden yoksulların da bu gösteri kıvamında seyreden yeni hayattan beklentileri var.
Bu hoyratlığa sadece doğanın itirazı var.
Ve böyle giderse, yeryüzü, insan varlığına bir yüzyıl daha ya katlanır ya katlanmaz…
 
Dünyayı çocuklarına çok gören insanlık tarih yazıyor…
Gelin görün ki insanlık kendi yazdığını okuyamıyor…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz