MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Günay’ın teşhisi!
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Aralık 2014 Pazartesi

Günay’ın teşhisi!

Kime sorarsanız sorun… İster AKP’liye, ister CHP’liye, ister BDP’liye… İster sıradan bir vatandaşa… Türkiye hem ekonomik hem siyasal açıdan ciddi bir kriz ortamına sürükleniyor. Sokağın, vatandaşın endişe katsayısı yükseliyor. Ekonomide büyüme hedefi tutmuyor, enflasyon desen beklentilerin çok üzerinde… İşsizlik, borçlanma rakamları hakeza… Bırakın yabancıyı artık yerli yatırımcıyı bile ülkede tutmak zorlaşıyor. Sadece 2014’te yurtdışına ‘kaçan’ yerli sermaye 5 milyar doları bulmak üzere… Ve daha dün Türkiye raporunu açıklayan IMF’ye göre Türk şirketlerinin döviz borçları bankalarda tam 70 milyar dolar riskli pozisyon yaratmış durumda...
Toplum olarak hala travmasından kurtulamadığımız 2001 krizinin bankalarla başladığı düşünülürse IMF’nin bu raporunu ciddiye almak zorundayız. Tehlike çanları sadece ekonomi için de çalmıyor.
Hukuk devleti ve adalet kurumuna olan inanç çöktü. Polis, MİT devleti algısı giderek güçleniyor. Bir ‘istibdat iklimine doğru’ sürükleniyoruz.
Yolsuzluk, adam kayırma, israf (algısı) kol gezerken demokrasi ve adalet talebi her geçen gün artıyor. Uzun lafın kısası 13 yıllık iktidarın yorgunluğu hemen her alanda hissediliyor. Ve çare/merhem olması gereken siyaset büyük bir kısır döngüye mahkûm… Bırakın ‘alternatif olma iddiasını’ iktidara sigorta olma ayıbını taşıyorlar.
Nereden bakarsanız bakın tam bir çıkmaz sokak manzarası!
Türkiye’nin yetiştirdiği ‘özgül ağırlık sahibi’ siyaset adamlardan biri kabul edilen/ettiğim Kültür-Turizm Eski Bakanı Ertuğrul Günay’la sohbete başlamadan önce kafamdaki manzara böyleydi.
Ve tabi ki herkes gibi benim de yanıtını aradığım sorular vardı.
- Ne zaman ve nasıl normale döneriz?
- Girdiği türbülanstan bir türlü çıkamayan bu uçağı sağ-salim piste indirmek mümkün mü?
Gün aşırı yeni partiler kuruluyor kurulmasına da… İktidara sigorta değil talip olacak bir yapı kurmak mümkün mü? Kurulan partilerin yaraya merhem olma şansı var mı?
İlk olarak ‘durum tespiti’ yaparak başladı Günay… Yani teşhisi koydu. Ki tıp dilinde ‘teşhis tedavisinin en az yarısıdır’ derler.
Türkiye’de yeni bir siyasi oluşuma her zamankinden çok ihtiyaç var. Bunu çarşıda/pazarda hissettiğini anlatıyor. Ve tezini rakamlarla da destekliyor: AK Parti 55 milyon seçmenden 20 milyonunu konsolide etmiş görünüyor. Karşıda 30-35 milyon daha oy var. Ama muhalefet partilerinin tamamı 20 milyon etmiyor.
“Demokratikleşme, ekonomik gelişme, sosyal dayanışma”
Ona göre yeni siyaseti ayakta tutacak üç direk…
- Bu üçünü kim doğru tarif eder, bu konuda doğru bir proje ortaya koyar, o projenin etrafında bir grup insan toplarsa iktidara yürür” derken de aslında yeni partiyi kafasında çoktan kurduğunu hatta programını kaleme almaya başladığını itiraf ediyor bir anlamda.
Yeni kurulanların neyi eksik sorusunun yanıtı peşin… 
“Ben kurulan partilere bakıyorum, böyle bir perspektif yok, böyle bir vizyon yok. İtiraz ediyor, CHP’deki şu yanlışa itiraz ediyor. AK Parti’deki bu yanlışa itiraz ediyor. Buradan parti kurulmaz. Öneri üzerinden parti kurulur. Türkiye’nin önüne yeni bir öneri koyacaksınız. Türkiye’nin sadece AK Parti’nin yanlışlarını söyleyen değil, Türkiye’yi ondan daha iyisini yapabileceğine inandıran bir harekete, kadro hareketine ihtiyacı var”.
Sonra en önemli tespitlerinden birini daha yapıyor.
-Türkiye siyasetinde kaht-ı rical var. Yani adam kıtlığı…
Evet… İzmir’de bile biz bunu o kadar hissetmeye başladık ki. Bırakın temsili, oturmasını kalkmasını bilmeyen ergen çocuk tavırlı vekiller mi ararsınız ‘seçilmiş kral’ edasıyla caka satan ‘şişkin egolu’ başkanlar mı?
Sadece siyasette mi var kaht-ı rical? Basında ‘adam kıtlığı’ yok mu? Sivil toplumda, bürokraside, iş, sanat, spor, magazin dünyasında?
Nerede o eski oda/borsa başkanları, gazeteciler, sanatçılar demiyor muyuz sık sık? Doğruya doğru diyebilme yürekliliği kaç gazetecide, dernek/oda başkanında kaldı? Her ne kadar Günay röportajında “Anayasa Mahkemesi yüzde 10 seçim barajıyla ilgili bir karar alırsa o kararı tanımayız’ deme acayipliğini gösteren TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu’yu örnek gösterse de ‘adam kıtlığı’ tepeden tırnağa her kurumda/meslekte hissediliyor.
“Çok başarılı bir algı yönetimi yapıyor, algı yönetimine çok teşne bir muhalefet var” diyerek sürdürdüğü tespit ve teşhisin ardından uyarı safhasına geçiyor.
Seçim barajıyla ilgili kararın ne denli tarihi olduğunun vurgulanması boşa değil. İktidar çevrelerinin baskıladığı AYM’ye hem cesaret veriyor hem de yol gösteriyor hukukçu kimliğiyle. Geçmişte seçim barajını kaldırmayan AYM’nin bugün aksi bir karar almasının ‘Yüzde 47’nin TBMM dışında kaldığı 2002 seçimleriyle’ bile açıklanabileceğini hatırlatması boşa değil. 
Adeta gerekçeli karar özeti…
Ve en önemli, en kritik uyarısı 5,5 yıl birlikte yürüdüğü AK Parti’ye…
- 2015’te de yüzde 40 küsur oyla AK Parti, 28 ile CHP, 18 ile MHP çıkar ve AK Parti iktidarının seçimle gitmeyeceği görülürse, Türkiye başka senaryolara gebe kalabilir. Onun için AK Parti’nin oylarının bu şekilde aşağı çekilmesi iktidarın da lehine. AK Parti’de, ‘Ben kazaya uğramayayım, 12 yıldır iktidardayız, onun bunun altına imza attık, başımıza bir iş gelmesin, bizim yaptığımız gibi yarın bize hesap sorarlarsa, durum kötü olur’ diyenlerin oylarını azaltması ve demokrasi yoluyla bu rejimin değişeceği umudunu yaşatması lazım. Anayasa Mahkemesi barajı düşürerek, bu kapıyı açabilir. Eğer açmaz da AK Parti bütün maddi ve manevi imkânlarıyla toplumun üzerine çöreklenir de yine ezici bir iktidar çıkarırsa, ondan sonrası tehlikelidir.
Ve muhalefet partilerinin özellikle de Kılıçdaroğlu’nun aylardır yapmaya çalıştığı ama ‘beceremediği’ o hamle geliyor sonra. Soru bedelli askerlikle ilgili... Cevap gayet ustaca…
- Başbakan Davutoğlu geçende iç duygularıyla, ‘Böyle şey olmaz’ dedi.
Başbakan’ın kendisine bıraksanız aslında İstanbul’da Kazlıçeşme Kuleleri’ni de yıkar, bedelliyi de kabul etmez. Ama onun üstünde bir irade var.
Klasik muhalefet liderleri gibi hem Davutoğlu’na hem Erdoğan’a abanarak değil nazik bir üslupla Davutoğlu’nu ayırıp koruyarak, faturayı Erdoğan’a keserek…
Çünkü bugünkü muhalefetin ikisini birden hedef aldığı atışlar amaçlandığı gibi ikilinin arasını açmıyor. Aksine onları daha fazla yaklaştırıp Davutoğlu’nun meşruiyetine zemin hazırlıyor. Ama Günay’ın yaptığı gibi sürekli olarak birine ‘artı’ ötekine ‘eksi’ koyduğunuzda bir süre sonra (insanın fıtratı gereği) çarpışma olması kaçınılmazdır.
Sırf bu bile Günay’ın nasıl bir muhalefet stratejisi güdeceğine dair önemli bir ipucudur.
Ve kısa sohbetimizde Günay (açıkça sorulmasa da) asla peşini bırakmayacak iki soruya da yanıt vermeyi ihmal etmiyor. 
Soru 1: AK Parti’de ne işin vardı?
- Biz AK Parti’de bir küçük koalisyon gibiydik. Demokratik bir katkı yaptık. İlk dönemde Başbakan bir iki tartışmanın dışında hiç işime karışmadı. Ben Madımak’ı boşalttım. Nazım’ın vatandaşlığını iade ettim, Ahtamar’ı açtım, Sümele’yi açtım. Bunlara hiç itirazı olmadı. 2011’den sonra artık benim kimseye ihtiyacım yok havasına girdi. Bir de İstanbul’daki rant lobisi çok egemen olunca 2012 yılında Bakanlık her akşam benim bırakacağımı bekliyordu. Zaten birbirimize girdik.
Soru 2: CHP’yi neden bıraktın?
- Hala CHP’yi bıraktım diye kızanlar var. Ben CHP’yi bırakmadım da, öyle zannedenler var. ‘Sen Tayyip’i zor zamanda bıraktın’ diyen de var. Ben kimseyi zor zamanda bırakmadım kardeşim. Herkesi hak ettiği zamanda bıraktım. Kimsenin yanlışına ortak değilim. Yol eriyle yoldaşız, yolsuza yoldaş değil.

Sonuç olarak, Türkiye’nin ihtiyacı olan yeni bir siyasi hareket için kolları çoktan sıvadığını hatta bazı çevrelerle hummalı bir çalışma yürüttüklerini bu röportajında açıklayan Günay, içinde yer alacağı siyasi hareketin sınırlarını da Ege’de Sonsöz’ün tecrübeli kalemlerine çiziyor.
Ve açık söyleyeyim… Tespit ve de teşhis doğru. Yani tedavinin yarısı tamam… Ya diğer yarısı…
Ona kadroyu görünce karar vereceğiz.
Bu denli adam kıtlığının yaşandığı bir ülkede iktidara talip bir kadro kurmanın zorluğu da ortada… 
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 AT
 10 Aralık 2014 Çarşamba 11:08
Sayın Günayın tespitleri doğru olabilir.Ancak ben merkezli siyasetin başarılı olma olasılığı çok yüksek değil.Siyasi tarihimiz,böyle başarısızlık larla dolu.Birde sayın Günayın,seçim ortamında,chp ye kendisi ile ilgili bir mesaj verdiği hissiyatına kapıldım.
 Serap
 9 Aralık 2014 Salı 13:06
kesinlikle mevcut siyasilere, alternatif olumşumlar lazım ve bu siyasetdeki tükenmişlik sendromundan kurtulmak gerek!!!
 Yorumcu
 9 Aralık 2014 Salı 10:41
"...iktidarının seçimle gitmeyeceği görülürse, Türkiye başka senaryolara gebe kalabilir." Yorumsuz.
 Erkan
 8 Aralık 2014 Pazartesi 21:15
yolu açık olsun sayın günay'ın doğrularının yanında hep olacağız.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz