Ünlü Amerikalı psikiyatri hocası Arnold M. Ludwig “King of the Mountain” (Dağın Kralı) isimli kitabında son yüzyılda yaşamış 1941 lideri incelemiş. Kitabını okumadan önce kendisiyle bir Amerikan TV sinde yapılan bir saatlik uzun bir röportajı dinlemiştim. Soru soran kişi bir saatin sonunda Prof. Ludwig’e “En çok hangi liderden etkilendiniz?” diyor. Hocanın yanıtı “Atatürk!”
Nasıl gurur duydum!
Kitabı Blackwells kitabevinden hemen sipariş verdim ve postadan gelir gelmez hızla okudum. Taa Amerika’daki psikiyatri hocasını etkileyen, bu yanda milyonlarca Türk’ü 100 yıldır zaten etkilemiş olan sevgili Atamız hakkında yazdıklarını bir solukta okudum. Sadece milyonlarca Türk’ü değil, birçok başka ülke insanını da çok etkilemiş. Kosova, Bosna, Makedonya seyahatlerim esnasında Balkanlarda da ne kadar sevildiğini bizzat gördüm. Fas, Tunus, Mısır seyahatlerimde de aynı sevgi sözcükleriyle karşılaştım Atamıza karşı…
Ludwig bu araştırmasını on sekiz yılda tamamlamış. 1 Ocak 1900 ile 31 Aralık 2000 yılları arasında yaşamış ve liderlik yapmış, 199 ülkeden 1941 kişiyi incelemiş. Atamızı vizyoner ve sosyal mühendis olarak tanımlıyor. Çöken, hasta adam Osmanlı’dan yepyeni ve enerji dolu bir Türkiye Cumhuriyeti yaratıyor Atamız. Bir vizyonu var. Demokrasi ve laikliğe giden yolu başarılı askeri liderliğine bağlıyor. Çok başarılı ve cesur, gözü pek bir asker olduğunu belirtiyor.
Yedi yaşında babasını kaybeden bir öksüz, ancak sağlam, güçlü karakterli, bağımsız ruhlu bir öğrenci, zaman zaman az eğitimli annesine başkaldıran bir evlat olduğunu, annesinin de ona var olması için olanak tanıdığını anlatıyor kitabında, bir yandan diğer 1940 lideri de ihmal etmeden. Kalın bir kitap. Herkese yer veriyor. Yaşamı hastalıklar ve savaşlar içinde geçen bu güçlü adamın çok yakışıklı ve hanımlar arasında popüler olduğunu da ekliyor. Kitap yalnızca Atamızla ilgili değil, liderlik üstüne bir kitap. Ama son yüzyılın 1941 liderinin en iyisi, en başarılısının Atamız olması ne kadar gurur verici…
Ludwig Atamızın kadınlara yasal olarak verdiği hakları, İsviçre medeni kanununu şeriat kanununun yerine uyarlamasını, kıyafet, alfabe, soyadı kanunlarını “Siyasetteki Büyük Başarısı” adı altında bir bir anlatıyor kitabında. “Adeta bir aziz, ölümsüz, kahraman” gibi sözcükler kullanıyor Atamız için. Karizmasından, çekiciliğinden ve mizah yeteneğinden söz ediyor. “Bir çocuğun elini sıksa, çocuk bir hafta elini yıkamazdı, onun için öyle bir sevgi ve saygı vardı” diyor.
Büyük liderlerin üzerlerindeki ağır sorumluluklar, savaşlarla dolu bir yaşam sürdüklerinden dolayı bazen depresyon geçirebildiklerini de ekliyor. Churchill, Atatürk, Roosevelt, Mao, Johnson, Lenin, Mandela, Yeltsin, Tito gibi liderlerin bizler gibi depresyon geçirebileceklerini, bu nedenle bazılarının alkol, bazılarının anti depresif ilaçlar kullandığını ekliyor. Ayrıca günümüzün tıbbi desteği o günlerin tıbbi desteğine göre hayli ilerlemiş durumda. O zamanlar savaş siperlerinde aylarca duş bile almadan savaşan liderlerin yerini şimdilerde yanlarından 24 saat ayrılmayan doktorları ile saraylarda yaşayan liderler aldı.
Atamızın “Milli Birlik” adı altında birleştirici, mütevazi, yüzü batıya dönük, barışcıl, çok iyi bir lider olduğunu ekliyor. Kendisini padişah ilan edebilecekken, saltanatı kaldırmasını ama Rusya’daki, Fransa’daki gibi hanedanı öldürmek yerine hümanist bir biçimde sadece sınır dışı etmesini, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözleriyle savaşa karşıtlığını, insana verdiği değeri dile getirdikten sonra yüzyılın en başarılı lideri bulduğunu açıklıyor. Ne mutlu bize, böyle bir liderin çocuklarıyız…
Deniz gözlü Atam; taa diğer kıtadakiler bile biliyor senin değerini, seviyesi yüksek, okuyan, yazan, cahil olmayan herkesin takdirindesin, ölümünün yıldönümünde seni özlemle anıyoruz, kalbimizdesin…
Sayfa başına git