MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Büyük tehlike 'geliyorum' diyor
Cemil DİRİM
YAZARLAR
13 Ekim 2014 Pazartesi

Büyük tehlike 'geliyorum' diyor

Ülke olarak yaşadığımız sürecin ne kadar tehlikeyi barındırdığını anlamakta zorlanıyoruz. Ortadoğu da söz sahibi olmak isteyen hükümet Suriye konusunda dünyayı yöneten güçlerden yeterli desteği alamadığı için Ortadoğu bataklığına girmemek için direniyor. Batılı ülkeler Suriye de Esed’in yerine İslamcı bir yönetimin gelme ihtimaline karşı Esed’in başta kalmasını tercih ederken hükümet Suriye konusunda geri adım atmak istemiyor. Ancak son günlerde yaşanan olaylar içerde barışı sağlayamadığımız sürece Ortadoğu’da ve Uluslar arası arena da söz sahibi olamayacağımızı bize gösterdi.

Cumhurbaşkanlığı için aday olduktan sonra yaptığı açıklamalar ile pek çok kesimin takdirini kazanan Selahattin Demirtaş’ın halkı sokağa çağırması ise siyasi açıdan yapılabilecek en kötü hataydı. Bu ülkede yaşayan herkes Kobani de yaşananlar konusunda kaygılanırken, Demirtaş’ın açıklamasından sonra yaşanan olayları görünce hayal kırıklığına uğradı. Hem barıştan, kardeşlikten bahsedip hem de sokaklara dökülüp Kızılay araçlarına bile saldırmak hangi akla hizmettir anlayabilmiş değilim. Sokaklarda polise taş atmanın Kobani’ye ne faydası olacak bilen varsa söylesin biz de öğrenelim. Hükümeti pek çok konuda eleştirebiliriz ama Kobani konusunda yapacaklarının sınırlı olduğunun herkes farkında. Üstelik Türkiye sınırdan geçenlerin ihtiyacını karşılamak için seferber olmuşken siz masum insanlara saldırırsanız yarın sizin aklınıza uyarak sıcak savaşa girerse arkasında duracağınızı kim garanti ediyor. Amerika ve diğer büyük devletler kara harekatına cesaret edemezken bunu dillendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yaşanan olayları görünce ne düşündü merak ediyorum. Şu anda Kobani’ye müdahale demek başka bir ülkenin toprağı olduğu ve BM karşı çıktığı için yeni tehlikelere kapı aralamak demek. Bu arada CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Kobani için teskere teklifi ise tam bir komedi. 10 gün önce Suriye için destek vermeyen Kılıçdaroğlu, Kobani Teskeresi teklifi ile populizmin zirvesine ulaşmış oldu. Bir siyasetçi olarak Kürtlerin sempatisini kazanmak istemesi normal ama teskerenin sadece Kobani ile sınırlandırılmasını istemesi ise iş bilmezlik örneği. Türk askeri Kobani’ye girecek oradaki IŞİD’çileri öldürecek ya da sürecek ve Kobani’yi kurtaracak sonra da geri çekilecek. IŞİD’ de bu dersten sonra Kobani’ye ve Türkiye ye bir daha saldırmayacak. Evet Kılıçdaroğlu’nun teklifi bu yönde. Daha sonra kendisi de hatasını anladı ki bir daha dillendirmedi. Daha önce de değinmiştim Kılıçdaroğlu’nun iyi danışmanlara ihtiyacı olduğunu son yaptığı çıkışlar bu ihtiyacın sürdüğünü gösteriyor.
           
Türkiye için çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Bu sürecin başarısızlıkla sonuçlanmasını isteyenlerin de boş durmadığı ortaya çıktı. Hala taşla, sopayla, molotofla bir şeylerin değişebileceğini düşünen bu kadar aymazın olması da bizim zayıf noktamız. Hükümetin pek çok uygulamasını biz de eleştiriyoruz ama sözkonusu olan Türkiye’nin çıkarları ise şu anda hedef iç barışı sağlamak olmalı. Burada MHP Lideri Bahçeli’nin yaşananlar karşısında ülkücü gençleri olayların dışında tutarak bir devlet adamı profili çizdiğini de atlamayalım. Daha önce yaptığım eleştirileri hak etmediğini gösterdi, hakkını teslim etmek lazım.
           
Sınırımıza dayanmış Müslüman olduğunu iddia eden hiçbir kutsal kitapta yeri olmayan vahşeti ile öne çıkan IŞİD ise bir bilmece olmayı sürdürüyor. Kullandığı silahlar, saldırı taktikleri, ekonomik ilişkileri, yüksek teknolojiyi kullanması ile dikkat çeken örgütün profesyonel birileri tarafından yönetildiği belli. Ancak arkasında kimler var bu belli değil. Irak ve Suriye de başkentleri Bağdat ve Şam’ı ele geçirmeye çalışmak yerine petrol bölgelerini ve Kürtlerin yaşadığı bölgeleri hedef seçmesi de ilginç. Bu vahşi sürünün gerçek yüzü bir an önce aydınlatılmalı ve bunların ne dinle ne de insani değerlerle ilgisi olmayan teröristler olduğu afişe edilmelidir. Özellikle Türkiye de taban bulmasının önlenmesi için gerekli çaba gösterilmelidir.

Türkiye, bu coğrafyada örnek bir ülke olarak bataklıkta  boğulmadan ayakta durabilecekse, bu ancak bütün yurttaşlarıyla barışık, laik ve demokratik bir sistemi yaşatmasıyla olacaktır.

Barış, şu günlerde en çok ihtiyacımız olan ve en çok değer verdiğimiz kavramlardan biri. Umarım Kobani düşmez, çözüm süreci de bitmez ve iç barışı sağlarız. Ama işimiz zor.
 

FESTİVALİN TEMASI BARIŞ…
 
Karşıyaka Kültür ve Sanar Festivali 16-18 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek. Festivalin Teması “ barış” olarak belirlenirken, festival süresince barışı konu alan çok sayıda etkinlik yapılacak. Son günlerde ülkemizde yaşanan olaylar toplumsal kesimler arasında var olan hoşgörüyü azaltırken bu tür etkinliklerin yapılacak olması çok anlamlı. Festivalin tanıtım toplantısında konuşan Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, festival kapsamında düzenlenecek konserleri iptal ettiklerini, savaşların son bulduğu, kardeşçe yaşadığımız bir ülke olmayı hedeflememiz gerektiğini, ana teması “barış” olan festivalin yaşanan kötü günlere bir umut olmasını dilediğini söyledi. Festivale böyle anlamlı bir tema seçtikleri için Başkan Akpınar’ı ve belediye yetkililerini kutluyorum.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 arif yılmaz
 14 Ekim 2014 Salı 20:02
tespitleriniz ve uyarılarınız çok doğru ama herkes kendinin haklı olduğunu söylüyor. çözüm nasıl sağlanacak
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz