Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum.
Kendisine, bu ülke çoğunluğunun nabzını en iyi şekilde ölçen ve ona göre şerbet veren bir danışmanlar grubu seçtiği için.
Bunların başında, en kuşkusuz bir numaralı akıl hocası Yalçın Akdoğan geliyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘a’dan z’ye’ konuşmalarını hazırlayan, kamuoyunun tepkilerini değerlendiren, medyaya ayar çeken, muhalefet liderlerinin zaaflarını bilen…
Aslında görünen başbakanın ardındaki başbakandır, senelerdir.
Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtan bir numaralı şahıstır.
Perde arkasının efendisi!
Elbette hak ettiği şekilde en kısa zamanda ödüllendirilecektir.
Bu ödül, cumhurbaşkanlığı danışmanlığından daha öte bir ödül olursa, şaşmamak gerek. Zira fazlasıyla layık buna!
Sahi siz Obama’nın nasıl başkanlık seçimlerini kazandığını sanıyordunuz?
Amerika’nın bütün politik kararlarının da Obama’nın fikri olduğunu düşünmüyorsunuz herhalde!
Aynı durum Recep Tayyip Erdoğan için de geçerlidir.
Bilinen o ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın ne eğitimi, ne de entelektüel birikimi, bir aydınlar grubu karşısında, sorulu cevaplı bir tartışmayı sürdürebilecek düzeyde dahi değildir.
Yandaş medya mensuplarının karşısına çıktığı, göstermelik şovlar hariç!
Vatandaşın üstüne ‘artistlik yapma lan, ananı da al git’ tarzındaki bir argo jargonla yürüyen, bir bayan gazeteciye ‘aşağılık kadın’ diye aleni bir şekilde hakaret edebilen, Soma’da madenci yakınını tokatlayan bir başbakanın aslında dahi bir stratejist olduğuna, aklı başında kimse ikna edilemez…
Ancak danışmanlarını seçmedeki stratejik üstünlüğünü inkâr edemeyiz!
Muhalefetin bir türlü göremediği ve asrın vizyonu sayılacak bu strateji nedir diye soracak olursanız;
Türkiye için olması gerekeni değil, çoğunluğun algı seviyesine ters düşmeyecek ve onlara iktidarını hoşnut gösterecek şeyler vaat et ve yap.
Sözlerinin hepsini tutmasan da önemli değil. Popülerliğini sağlamlaştıracak bir ikisini gerçekleştir yeter… Nasılsa çoğunluk, bunlarla uzun bir süre avunur. Hata ve yanlışlarını daima inkâr et. Nasılsa çoğunluk, bunları kısa süre içinde unutur.
Kilit noktalardaki bürokratları, aşiret ağalarını ve mafya babalarını her zaman hoşnut tut.
Zenginler kulübünü satın almayı ihmal etme.
Medyayı sıkı bir kontrol altında tut. Her medya grubuna bir adamını yerleştir.
Amerika’yı asla karşına alma.
Örgütlenme ve halka inmek dediğin budur işte! Hala anlamadınız mı?
Yoksa Recep Tayyip Erdoğan, ikinci dönem cumhurbaşkanlığı görevini de tamamladıktan sonra, bir bakmışsın, bu kez de Türkiye Kürdistan Federal Devleti başkanlık seçimlerine hazırlanıyor.
Ve sen hala ‘cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, laiklik, devrimcilik, devletçilik’ falan geveliyorsun…
Pes doğrusu…
Bulun bir Yalçın Akdoğan daha.
Ne entelektüel birikim, ne devlet adamlığı görgüsü… Ne de gam!
Çoğunluğun dilini anlayan bir danışman, yeter bre…
Sayfa başına git