Türkiye’de yaşanan sorunlara ve olan biten her şeye bakıp çare arayanlara önerim; başlarını Türkiye’nin zenginler kulübüne çevirsinler.
Zenginler kulübünün keyfi yerindeyse ya da sizin ortalığı yıktığınız konularda onların kılı bile kıpırdamıyorsa boşuna kürek çekiyorsunuz demektir.
Bu aslında dünyanın bilinen en eski kuralıdır. Gücü olan iktidardır!
Dolayısıyla tüm dünyayı yöneten enerji şirketlerinin baronları ve onlara göbekten bağımlı yerli işbirlikçiler bulundukları toplumun gerçek egemenleridir.
Gerisi onlara hizmet ya da kulluk eden ya da buna karşı çıkmaya çalışan bir avuç özgürlükçü meczuptan ibarettir.
İstesek de, istemesek de her birimiz bu üç gruptan birine üyeyiz.
Kendimi meczuplar grubundan addediyorum.
Bunun sebeplerinden en önemlisi kadın olmamdır.
Biliyorsunuz, Havva anamız olmasaydı hala dünyayı keşfedememiş ve Âdem’in kaburga kemiğinden yaratılan bir hizmetlisi olarak, cennette can sıkıcı bir monotonluğa hapsolacaktık. Çünkü Tanrı, kâinatın sırlarını insanoğlu ile paylaşmak istemiyordu.
Oysa şimdi, yeryüzüne indiğimizden beri, dünyaya iyilik katan ve evrenin sırlarını çözebilecek yetenekte nice güzel insanı doğurduk, yetiştirdik.
Demek ki Yaradan’ın koyduğu yasağı bile dinlemeyecek kadar özgür ruhlu ve cesurdur kadınlar.
İsyanı; Âdem’in kaburga kemiğinden yaratılma efsanesine olan itirazıdır.
Belli ki bu; kadınları kendine köle yapmak isteyen ve kadınsız hiçbir işi gücü beceremeyecek erkek zihniyetinin bir uydurmacasıdır.
İşte bunu ispatlamak için Tanrı’ya karşı çıkmıştır kadın. Âdem’in yalanları ile kendisini kandırmasına ve buyruğuna girmeye razı olmak istememiştir.
Bu nedenle Tanrı yasağını bile dinlememiştir. Çünkü kadın onurludur ve bunu kanıtlayıncaya kadar da yeryüzündeki özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyecektir.
Âdem’in yüzüne bir gün ‘O’nun kaburgasından yaratılmadığını, bunun kadını kullanmak için,kendi uydurduğu bir yalan olduğunu’ haykıracaktır.
Kadının zekâsını ve gücünü küçümseyenler bunu anlamak istemeseler de dünyayı bir gün kurtaracak olan ‘kadınlardır’.
Bu nedenle, güzel ülkemde, beşikteki kız bebelerine varıncaya kadar türban yasağını dayatsalar dahi dünyayı tersine çeviremeyecekler…
İran’da bile yıllarca ahlak polislerinin dayağı ve zulmü altında sürdürülen kapanma yasağı artık fiilen delinmeye başlandı. Uzak olmayan bir gelecekte, bu çağdışı uygulamadan vazgeçilecektir. Çünkü kadınlar yasakları sevmezler. Bu taaa Havva anamızdan beri böyledir!
Onlar faşizme de, din sömürgeciliğine de, cinsiyet ayrımcılığına da, gericiliğe de direnecekler ve en güzel cevabı vereceklerdir.
Türkiye’nin zenginler kulübüne gelince…
Siz şimdilik, rahat popolorunuzun üstünde hiçbir şey olmamış gibi oturmaya devam edin!
Bir gün bir meczup gelip, sizin de rahatınızıbozar elbet…
O meczup mutlaka ‘bir kadın’ olacak. Şimdiden söyleyeyim.
O cesaret bir tek onlarda var!
Sayfa başına git