MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Korkaklar nereye sığınır?
Tayfun MARO
YAZARLAR
20 Ekim 2014 Pazartesi

Korkaklar nereye sığınır?

Toplumsal meseleler söz konusu olduğunda, niyet bozuksa geçmişi veya geleceği konuşmak son derece netamelidir.
Günü yaşayamayan insana geçmişi veya geleceği işaret eden birileri varsa, bilinmeli ki o birileri tarafından örtülen veya ötelenen bir şeyler vardır.

Ne zaman tarihle yüzleşmek bir trend olarak yükselişe geçse, ben şöyle düşünüyorum; Halkı veya halkları yine birbirine düşürecekler…

İktidardakiler şanlı tarihleri üstüne nutuk atmayı severler. Her toplum kendi tarihiyle gurur duyar. Ama gün gelir, birileri size artık o bildiğiniz tarihinizle gururlanmamanız gerektiğini söyler ve önünüze başka bir şanlı tarih okuması koyar. Eski tarih okuması gözden düşmüştür.
Yeni muktedir ve yeni bir tarih yorumu karşısında önce bocalayan toplum, kısa sürede toparlanarak yeni ve eski tarih yorumlarına göre tutum alır, kamplaşır.

Toplumları tarihin karanlık dehlizlerinde dolaştırmayı seven iktidar grupları, iktidar mücadelesine uygun tarih okuması üretmek konusunda mahirdir.
“Stratejik Derinlik” de böyle bir hikayedir.

Biz sıradan insanlar ise bu sübjektif tarih okumaları üzerinden birbirimizi suçlarız; daha beteri, savaşırız, ölürüz, öldürürüz… Kurtarıcılarımız istedi diye yaparız bunları.
 
“Tarihle hesaplaşmak” insanı çeken bir edimdir; lakin bu hesaplaşmanın gerçekleşmişliği de yoktur. Kan ve zulüm, tarih öncesinde veya tarih boyunca hiç durmadı.

Tarihle hesaplaşmak, eski hesapları kapatıp yeni kanlı sayfalar açma ihtiyacının tezahürüdür. Çünkü zaman zaman elleri yıkamak gerekir.
 
Toplum kurtarıcılarının tarihin labirentleri kadar değerli diğer sığınağı da gelecektir. Gelecek pazarlaması hem kapitalistlerin hem devrimcilerin sevdiği bir yöntemdir.

Kapitalistler geleceğe yatırım yapan borçlu insanı çok severler. İnsanlar geleceklerini satın alırlar.
Eğitim, konut, araba ve günlük yaşamı sürdürmek için gereksinim duyulan her şeye ve her türlü olanağa ömür boyu sahip olmaktır, geleceği satın almak. Çoğu insanın buna parası yetmediğinden, uzun yıllara yayılan borç yükünün altına girer ve bu borç yükü kişiyi sistemin kölesi yapar.

Devrimciler ise geleceği çok farklı bir yaklaşımla pazarlar. Devrim her zaman için ne zaman geleceği bilinmeyen bir kurtuluşu ifade eder.
İnsanların çektikleri acılardan, sefaletten kurtuluşu, ne zaman ve nasıl geleceği meçhul bir devrim koşuluna bağlıdır. Ya o devrim olmazsa!.. Bu sorunun yanıtı; “Yapsaydın kardeşim!” yollu bir aşağılamadır.
 
Halkların anlamakta zorlandığı bir gerçek var; kurtarıcı mağrurdur, kurtarılan kurtarana borçludur. 

Kurtaran ve kurtulan ilişkisinin her zaman bir muktedirin önünde şükranla eğilen bir mazlum gerektirdiğini bilmek gerekir.

Kurtarılmaya muhtaç olduğu sürece, insanın iki yakası bir araya gelmeyecektir.
 
Geçmiş üzerinden yapılan tartışmalar toplumun önüne atıldığında, o tartışmalardan ders falan çıkarılmıyor. “Tarihten ders almak” büyük bir yalandır. Sonu gelemeyen karşılıklı tarihe dayalı suçlamalar sadece ve sadece halklar arasındaki husumeti büyütmeye yarıyor.
Kimse anlamak istemiyor; Tarih yapan hiçbir unsur temiz değildir, hiçbir devlet kansız kurulmamıştır, hiçbir savaş masum değildir. Kimsenin masum ve temiz olmadığı koşullarda mazlumlar ve zalimler ikilemi durumu kurtarmaya yetmiyor. Birbiriyle savaşan halklar ne mazlumdur ne zalim, sadece aldatılmışlardır.

Ve kurtarıcılar ellerini yıkadıkları zaman eller temizlenmiyor.
 
Toplumun önüne düşenler geçmişe ve geleceğe sığındıklarında, anlamalıyız ki zaman kazanıyorlar ve topluma verecek pek bir şeyleri yok.
Korkakların ve beceriksizlerin bugünü isteyecek cesaretleri yoktur. Onlar geçmişte veya gelecekte saklanmayı severler.
Asıl mesele, hayatı, hemen şimdi isteyecek kadar yürekli olmaktır.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz