MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Temsili olmayan bir imkânsızlığın içinden…
Tayfun MARO
YAZARLAR
15 Eylül 2014 Pazartesi

Temsili olmayan bir imkânsızlığın içinden…

Hiçliğin kendini bir imkân gibi sunduğu öncesiz ve sonrasız zamanlarda, hayatın uzanamadığım bir yerlerindeki gerçek, imkânsızlığın sınırsız ve sonsuz olanda bütün ihtimalleri yok ettiğini söylüyor.
Araf’ta muğlâklığın evreninde bir bekleyiş, sürükleniş veya arayış değildir bu…
 
Arzum nedir?
Sonlu olan varlık ile sonsuz olan hiçlik arasında salınan hayata bir anlam yüklemek…
Boşluğa savrulan hiçliğimde veya şehrin bir yerlerine sığdırılmış salt varlığımda hayatı söylemek… Ya da derin bir sessizlik… O sessizlik her ne ifade ediyorsa…
 
Sessizliğin çağrısı…
Sözün söz olmaktan çıktığı, yalana dönüştüğü bir çağın ortalık yerindeyiz.
Yazı, insanlığa karşı işlenmiş suçların belgesidir artık…
Söz ve yazı sabıkalıdır. Bu kabarık sabıka dosyası, görüntüler evreninde aklanıyor.
Sanal dünyada görüntüleşen hayatlarımız, ekranların interaktivitesinde ikiye katlanarak aynılaşıyor. Aynılaşma, bir tür yok oluş…
Sözden yazıya, yazıdan görüntüye uygarlığın hariminde temsilin de temsiline dönüşen hayatlarımız, sözün, yazının, görüntünün işgali altında iken; görüntü ve gürültünün bayağılaştırdığı günlük hayata ses vermemek, bu işgale direnmekle aynı şey olabilir.
Sessiz isyan!…
 
Sözün yalan, yazının suç belgesi, sesin gürültü olduğu bu çağda, uygarlığın böyle netameli halleriyle hemhal olmak, hayatlarımızı satıhlaştırdı. İnsanda derinliklerin yitimi, inancı törenleştirdi, düşünceyi satıhlaştırdı. Ucuzluğa ve bayağılığa teşne olduk.
 
Bütün ilişkilerin dolaylandığı, hayatların sağırlaştığı, vicdanların sükût ettiği bir çağın dünkü müdanileriydik, bugün ise sessiz tanıklarıyız…
Sessiz tanıklık, yalanın, gürültünün, görüntü ve gösterinin sesimizi bastırdığı koşullarda, kendi içine kapanan, içe kat eden evrenlerimizden damıtılmış suskunluktan ibarettir.
 
İnsan hayata neden tutunur?
Yerde ve gökte değersizleşen hayat saçma bir yüke dönüştüğü zaman anlarsınız ki, hayata tutunmak artık asıl meseleniz değildir.
Günlük hayat, sonlu varlığın verili zamanını referans alır. Ancak, yaşamın kıyısında duran yabancının gözünde bu referans geçersizdir. O Nihilist hiçliği ile müsemmadır.
Ve hayata tutunmak asıl meseleniz değilken hayatla aranızda oluşan yeni türden ilişkiler, her şeyi anlık kılmaya başlar; Öncesiz ve sonrasız… Ne geleceğe uzanmak ne geçmişe bağlanmaktır artık yaşamak… O beyhude çaba son bulmuştur.
 
Ben ve Öteki arasında uzlaşmaz karşıtlıklar, ebedi bir çıkışsızlığı anlatır. Bu varoluşun kendisidir.
İşte bu bilgi, günlük hayatın bütün referanslarını hükümsüz kılar; kamusal veya özel, yaşamın sizi hizaladığı yerde olmadığınızı ve olmak istediğiniz bir yerin de olmadığının farkına varırsınız.
Temsili olmayan bir imkânsızlığın sizi getirdiği yerdesinizdir artık…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz