MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Başkaldırının çağrısı
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Ocak 2015 Cuma

Başkaldırının çağrısı

Birleşmiş Milletler’in yoksulluk ve gelir dağılımı üstüne yaptığı araştırmanın sonuçları çok ürkütücü; “Gelir dağılımındaki eşitsizlik korkutucu boyutlarda. Dünyada en zengin 80 kişinin sahip olduğu servet, dünya nüfusunun yarısının sahip olduğu maddi varlığa eşit.”
Dört milyara yakın insan ile 80 varsıl kişi arasında oluşan denge, Kapitalizmin dengesidir. Ben buna “dehşet dengesi” diyorum.
Ve o kapitalist sistemin Türkiye ayağında AKP ve Erdoğan vardır.
Erdoğan yönetimine karşı çıkmadan, sistemin yarattığı yoksulluk ve sömürüye karşı mücadele etmek mümkün değildir.
 
Televizyonlardan naklen izlediğimiz, TBMM’de dört eski bakanın yargıdan kaçırılan rüşvet ve yolsuzluk davasının oylaması, parlamenter rejimin tükenişinin karinesi olarak belleklere kazındı. Umutlarımız bir kere daha ertelendi.
 
Ali İsmail Korkmaz’ı öldürenler iyi halden (!) paçayı kurtardılar; İki kişi dört yıl kadar yatıp çıkacak… Mersin’de polise taş atan çocuklara ise 16 ile 20 yıl arasında hapis cezası verdiler.
Polis devleti ihya edildi. Temiz vicdanlar bir kere daha yaralandı.
 
Cizre’de cinayetler işleniyor, faili meçhul… Resmi görevliler de birbirini yakalıyor. Cumhurbaşkanı şikâyet ediyor; Devletin bir görevlisi yolun kenarına bomba koyuyormuş, bir diğer görevli de hamdolsun onu yakalıyormuş… Emin ellerdeyiz…
 
Bu ülkede yasa dışı dinleme alenidir. Yasa dışı dinleme iktidar çevrelerinin iç sorunu haline gelince, kendi kendilerini yakalamaya başladılar. Kuyruğunu yakalamaya çalışan kediden farkları yok.
Devletin imkânlarını ve bürokrasiyi paylaşamadılar, kavga çıktı. Bu paylaşım kavgası, ülkenin nasıl yönetilemediğini gözler önüne seriyor. Fakat AKP seçmeni bu gerçeğe kördür.
 
Bunlar sadece bir güne sığan haberler üstüne yapılan yorumlardır. Gün boyu yaşadıklarımızdan geriye kalan; öfke, umutsuzluk, karamsarlık ve çaresizliktir.
 
Türkiye’de gündelik hayatın her gün biraz daha çığırından çıktığını söylemek abartı olmaz. Gelinen noktada, tükeniş ve çaresizlik sarmalında savrulmalar var artık. Çözümsüzlüğe odaklanan toplum bu durumdan medet umar oldu. Öyle ki, laiklerin Sünnilere, Sünnilerin Alevilere, Türklerin Kürtlere tahammülü kalmadı. Tahammülsüzlük, umutsuzluk ve çaresizlik sonunda herkesi tekinsiz bir yol ayrımına getirdi. Bu yol ayrımında, kimse nereye gideceğini bilmiyor; kamusal alan yerle bir...
Kamusal yaşamda çöküş o kadar derin ki, sonunda, bezginliğe düşen insanlar şöyle düşünmeye başladı; “Birlikte yaşamak zorunda değiliz.” Çıkışsızlık, ayrışmayı cazip kılar oldu.
 
AKP iktidarı tarafından İslamiyetin bir yaşam biçimi olarak dayatılması ve islam normlarının yaşamın bütün alanlarını düzenlemesi, çözümsüzlüğün ortaya çıktığı yerdir.
Kürtlerin, ülkenin bütün meselelerini Kürt gözlüğüyle görmesi, yeni bir milliyetçilik akımı olarak algılanıyor. MHP’nin temsil ettiği Türk milliyetçiliğine her zaman mesafeli duran bu toplumdan Kürt milliyetçiliğini anlayışla karşılamasını beklemek, çözümsüzlüğü dayatmaktır.
Alevileri “Öteki” olarak gören Sünnilerin bu bağnaz tutumu ha keza çözümsüzlük üretmektedir.
Din ve etnisite grupları arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan uzlaşmaz çatışmanın yol açtığı çözümsüzlük, kamusal alanı sorunlu hale getirdi. Özellikle İslamcıların kullanmayı çok sevdiği “paradigma çökmesi” sonunda gerçek oldu.
Bir yandan, Kürt milliyetçiliğinin, PKK’nın silahlı gücüne yaslanarak savurduğu tehditler, diğer yandan, İslamcıların, kutsalın dokunulmazlık zırhına bürünerek savurdukları tehditler, tahammülün sınırlarını çoktandır zorluyordu. Tahammül eşiği sonunda aşıldı. Bundan sonrası tufandır.
 
Önümüzde bir genel seçim var. Bu seçimlerden yeni bir siyasi çözüm çıkaramazsa, Türkiye’nin içine yuvarlanacağı bunalım çok derin olacaktır.
Birbirine benzeyenlerin diğerlerinden ayrışarak adeta cemaat gibi davranmaya başladığı bir Türkiye ayakta kalamaz.
Ne emperyal hevesler, ne de İslam Cumhuriyeti hayalleri kadim Anadolu halklarını bir arada tutabilir.
 
Hayallerimiz vardı, seksenli yıllarda bitti. Şimdi de umutlarımız hızla tükeniyor. Tutunacak bir dal kaldı mı, o da belli değil. Bulanık zihinlerden iyi fikirler çıkmıyor.
Bu çıkışsızlık sanki bir başkaldırıya çağrı… Velev ki falımızda “ayrılık” olsun...
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 O.T
 24 Ocak 2015 Cumartesi 18:16
Yazarimizin yazisina yorum ancak yazidan alintiyla mumkun. Mukemmel bir tahlil ve yorum. Tesekkurler Maro.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz