MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Paris neden ayağa kalktı?
Tayfun MARO
YAZARLAR
16 Ocak 2015 Cuma

Paris neden ayağa kalktı?

Bize gösterilenler gerçeğin tamamı ise; Paris’in neden ayağa kalktığını sormak abesle iştigaldir. Günlerdir, medya bu sorunun yanıtını zihinlerimize nakşediyor: “Özgür düşünceyi savunmak ve terörü lanetlemek için Avrupa ayağa kalktı.”
Gerçek bu kadar kolay anlaşılır hale getirildiğinde, başka ihtimaller, gerçeğin hilafına ortaya çıkan ihtimallere dönüşüyor.
Böylesine çetrefil bir meselede, diğer bütün ihtimallerin bu kadar kolay bertaraf edildiği koşullarda, akla şu soru takılıyor; “Gerçeğin dışına itilen nedir?”
 
Gerçeğin bilgisine bakalım; Charlie Hebdo çizerleri ve çalışanlarından on kişi, üç polis, dört Musevi müslüman teröristler tarafından öldürüldü. Üç terörist polis tarafından öldürüldü.
Bir de dünya kamuoyuna sunulan gerçekliğin dışına itilen ihtimallerin bilgisine bakalım; Kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların şiddete başvurmasına yol açan koşullar, yoksulluğun eseridir. Dünya nüfusunun %75’i yoksuldur. Dünya sisteminin adı, kapitalizmdir.
 
Yoksulluğun dünya sistemi kapitalizme dayalı mülkiyet ve üretim ilişkilerine bağlı olarak ortaya çıktığını biliyoruz. Para ve mülkiyet, insanlığı güçlü bir şekilde sisteme bağlamıştır.
Hollande, Obama, Putin, Netanyahu, Erdoğan, Merkel ve aklınıza hangi liderin adı geliyorsa, hepsi de uluslararası sistemin sadık bendeleridir. Kapitalist sistemin metropolünde veya periferisinde ama mutlaka sisteme bağlı liderlerdir. Aralarındaki anlaşmazlık, sistemden ne kadar beslendikleri veya beslenemedikleriyle ilgilidir.
Durum böyle iken, yoksulların ve mazlumların öfkesini manipüle ederek hepimizin vicdanını sızlatan cinayetlere ortam hazırlayanlar, o tetiği çekenlerden daha masum olabilirler mi?
Sokağına kadar torbacılarla uyuşturucu hizmeti getirenlere göz yuman devletin yöneticileri, o uyuşturucuyla uyuşmuş beyinlerin eylemlerini lanetlemek için milyonların en önünde yürüdüler.
Suriye’de, Irak’ta birbirlerini öldürsünler diye Şiileri, Sünnileri, Kürtleri silahlandıranlar karşılıklı atıp tutuyorlar… Yoksullar ölüyor, Efendiler törenlerde ağlıyor.
Bu ahvalde, Erdoğan’ın veya Hollande’ın demeçlerinin anlamı ve değeri ne olabilir, iktidar zümresinin mensubu olarak her ikisi de bu büyük günaha ortak olmuşken…
 
Günümüzde siyasal islam doğu toplumları üstünde iktidar kurmak için, Batı’nın laik devletini terör eylemleriyle yataydan keserek etkisizleştirmeyi hedefliyor.
Batı ise, doğu toplumlarını, güçlü islam devletlerinin çatısı altında görmekten hiç hoşlanmıyor. Batı’nın Ortadoğu ve Afrika’yı yönetmek gibi bir derdi olduğu da vakadır.
Uluslararası sistemin muktedirleri arasındaki bilek güreşinde, Charlie Hebdo saldırısını nasıl isterseniz öyle konumlandırabilirsiniz. Doğulu muktedirler ile batılı muktedirler arasındaki dehşet dengesinin uygun bir yerine iliştirebilirsiniz bu aşağılığın da aşağılığı saldırıyı.
Lakin ne ilktir ne son, masum insanların böyle ahlak dışı iktidar mücadelelerine kurban edilmesi.
 
Doğulu liderler, ‘terör eylemlerinin islamiyetle bir alakası olmadığını’ söylüyorlar.
Batılı liderler, barbarlık olarak nitelendirdikleri bu saldırıların ifade özgürlüğünü yok etmeye yönelik olduğunu söylüyorlar.
Mazlumlar ölüyor, onlar konuşuyor.
Paris ayakta… Ama 1789’da veya Paris Komünü’nde olduğu gibi değil…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz