MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Çölde yola çıkarken üzerinize hafif şeyler almak gerekir
Tayfun MARO
YAZARLAR
8 Kasım 2014 Cumartesi

Çölde yola çıkarken üzerinize hafif şeyler almak gerekir

Bu dünyada varlığımızı anlamlandıran dertlerimizin, kaygılarımızın kaynağı akıl ve vicdan ise, mutlaka önümüze açılan bir yol ve bu yola çıkmak için yeterince nedenimiz vardır. Bütün mesele, bir karar verip yola koyulmaktır. Gerisi bir yol hikâyesidir…
Benim de tanığı ve gönüllü yolcusu olduğum böyle bir yol hikâyesinden söz etmek istiyorum.
Bu yol hikâyesinin kahramanı, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’dir.
 
Tunç Soyer, geçtiğimiz hafta, İzmir Düşünce Topluluğu’nun düzenlediği toplantıda, “Yerel Yönetimler ve Yerel Kalkınma” üstüne interaktif bir söyleşi yaptı. Kısa tuttuğu giriş konuşmasının sonunda; “Çölde yola çıkarken üzerinize hafif şeyler almak gerekir.” Dedi. Ben de Tunç Soyer’in sözlerinden yola çıkarak bu yol hikâyesinin izini sürmeye çalıştım.
 
Son yıllarda, Seferihisar’da sıra dışı bir şeyler oluyor. Daha yakından bakınca, insanın hayallerini bile zorlayan bir yol hikâyesinin, tıpkı dip dalgası gibi derinlerden yükselmekte olduğunu gördüm. Seferihisar’da olan-biteni şöyle özetlemek mümkün; Başka bir hayat mümkün.
Katılımcı ve çoğulcu yönetim, yavaş akan hayat, üretimden pay alan yöre halkı, doğanın korunması; bütün bu unsurlar bir araya gelmiş ve başka bir hayatın paradigmasını oluşturmaya başlamış.
 
Tunç Soyer’in “başka bir hayat mümkün” diyerek Seferihisar’dan başlattığı bu yol hikâyesinin düsturu; Gösteri ve tüketim toplumunda, hızın ve büyüklüklerin küresel baskısı altında tükenen insanı, hayatı ve vicdanı savunmak. Bilginin çok hızlı dolaşımıyla birlikte hayatın anlamsızca yükselen temposuna karşılık, hayatı yavaşlatmak ve umudu hiç yitirmemek…
 
Özgürlüğü yavaşlıkta ve yerelde aramak, sistemin küresel baskıları karşısında, elimizdeki biricik çıkıştır. Tunç Soyer, bu zorunluluğun altını özenle çiziyor.
Gelecek yereldir; Buna karşın, uluslar dünyasından kentler dünyasına yönelen değişim, doğası gereği daha çok güç isteyen merkezi otoriteyi rahatsız ediyor.
Ülkemizde merkezi otoriteyi tek elde toplayan siyasal anlayış karşısında, yerelden başlayarak, katılımcı ve çoğulcu demokratik toplumu savunmak bir zaruret...
Türkiye, Batılı gibi yaşamak ve fakat şarkiyatçı bir zihniyetle yönetilmekle malul; Bu paradoksun yol açtığı sorun, sosyal aklın çökmesidir. Kurnazlık ile sosyal akıl bağdaşmıyor. Kurnazlığın yol açtığı çürümüşlüğün normlaşması, çağdaş sosyal yaşam normlarını yok ediyor.
Kimlik siyaseti yaparak farklılıkları kışkırtmak doğru değil; sosyal demokrat düşünceden hareketle ortaklıkları öne çıkarmak gerekir. 
Büyüklük ve hız fetişizmine direnmeliyiz. Sosyal medya aynı zamanda özgürlük alanıdır; Globalizasyon politikalarının her kişiye tek tek ulaşma arzusunu mümkün kılan teknolojik devrim, yanı sıra, sistem ile mücadele olanaklarını da sunuyor. Yani bilginin hızlı dolaşımında, hayatı ve vicdanı savunmak için hala şansımız var.
Bulunduğumuz sokakta, mahallede, köyde, şehirde hayatı ve vicdanı savunamıyorsak, dünyayı kurtarmak için büyük laflar etmenin anlamı yok. Seferihisar kurtuluyorsa, dünya da kurtulur.
Gezi üstüne tekrar tekrar düşünmek gerek, Gezi’nin kelebek etkisi, ülkenin geleceğinde önemli rol oynayacak…
 
Tunç Soyer özetle bunları söyledi. Elbet de kelimesi kelimesine böyle söylemedi; konuşmalarından anladıklarımı kısmen kendi sözcüklerimle ve bir miktar da kendi yorumumla ifade etmeye çalıştım.
 
Yazının başlığında yer alan sözlerine gelince; O sözlerin beni de derinden etkilediğini söylemeliyim. Çünkü bu tavrı benimsemiş bir insanım. Yitirilecekler hanem boştur.
“Çölde yola çıkarken üzerinize hafif şeyler almak gerekir.” Bu sözlerle Tunç Soyer’in dile getirdiği ahlaki tutum, neden ve nasıl siyaset yapmak gerektiğine de açıklık getiriyor:
Hayata değer katmak için çıktığın yolda, meselen, sadece ve sadece o yolda yürümek olmalı. Hayatı, vicdanı, insanın değerini savunmak için çıktığın bu yolda, seni aşağıya çeken bütün yüklerinden kurtulmuş olarak…

Kim varmışsa bu yolda yürümenin bilincine, Seferihisar orada bekliyor…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Bilgehan
 8 Kasım 2014 Cumartesi 12:57
Tunç Soyer yaptığı siyaset ve hizmet ile bir isimden fazlasıdır aslında… Birbirini sevmesine rağmen ülke politikaları nedeniyle ayrılan üretici ve toprağı barıştıran adamdır… Benim hibrit tuhumlarımı satın alacaksın diyen İsrail ve işbirlikçi hükümete inat’ hayır ben tohumuma da toprağıma’da sahip çıkacağım diyerek ucuz kahramanlıkların değil başkaldırmanın ve direnmenin sembolüdür. Kaderine razı bir toplumu elinden tutmuş ve her zorluğa rağmen onları üretmeye ve çalışmaya teşvik etmiştir. İzmir’in en fazla büyüyen ve gelişen ilçesi Seferihisar filminin yazanı da yöneteni de odur… 5 sene önce Ürettiğimi nerede satacağım para etmiyor diye soranlara sadece şunu söylemiştir’ siz yeter ki üretin ve halkı ona güvenmiş ve inanmıştır.… İşte şimdi bir gün çıkar gelirseniz her hafta sonu binlerce insanın akın ettiği üretici pazarlarına gözlerinin içi gülerek vatandaşına bakan bir başkan, ve gözlerinde minnetle liderlerine bakan o insanları görürsünüz. Genelde halkın içine tek başına çıktığı için bu durumu biraz garipseyebilirsiniz ama sakın yalnız olduğunu düşünmeyin. İzmir’de aldığı rekor oyu saymaya matematiğiniz yetebilir ama aldığı ‘hayır dualarını’ sayacak bir teknoloji henüz icat edilmedi.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz