MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kıyamete beş var; Araf’ta durum sakin…
Tayfun MARO
YAZARLAR
11 Şubat 2015 Çarşamba

Kıyamete beş var; Araf’ta durum sakin…

Öfkesinin, kininin ve kutsal davasının takipçisi yığınların önderi Erdoğan’ın arzuladığı otokratik rejimin yaklaşan ayak sesleri kulakları tırmalıyor.
‘Yeni Türkiye’nin kurucu iradesi; bir tarihsel döneme son vereceğini, parantezi kapatacağını, yüksek sesle dile getiriyor. Rivayet o ki, Türkiye, Ortadoğu’da yükselen yeni emperyal güç…
Parantezi kapatmak ve rövanşın alındığını ilan etmek için gün sayan Erdoğan ve çevresi, emperyal gücün yönetim biçimi olarak, ‘Türk usulü başkanlık sistemini’ kurmak vaadiyle halktan yetki istiyor.
Durumun sakinliğine bakılırsa, Erdoğan’ın bu yetkiyi alması halinde ‘neler olacağını düşünmek bile istemeyenlerin’ yüzdesi hayli düşük olmalı.
 
2015 yılı, ‘nasıl bir ülkede yaşamak istediğine dair’ herkesin nihai karar vereceği kritik bir yıl olacak. Tarihi bir seçim yaşayacağız; Çünkü seçmen Erdoğan’a istediği gücü verirse, geri kalanların yaptığı seçimin hiçbir hükmü olmayacak. Kutsal davanın gereği toplum tektipleşecek.
 
Sürgit iktidarda kalmak için, ülkeyi, sonu başından belli bir maceraya sürüklemeyi göze alan Erdoğan/Davutoğlu ikilisinin siyasal planda etkisiz kılınması artık bir zarurettir.
Ne yazık ki bu zaruretin gereği olarak sosyalistlerin, sosyal demokratların, liberallerin bir araya gelerek ittifak oluşturmasını dilemekten fazlası elimizden gelmiyor. Toplum olabildiğince örgütsüz.
Daha kötü ihtimal, böyle bir ittifakın gerçekçi olup olmadığını tartışırken seçimler gelip geçebilir…
Hâlbuki demokrasi, insan hakları, laisite bağlamında yeni bir toplumsal mutabakat sağlamak imkânsız değil; Aksine, Türkiye’nin içinden geçtiği koşullarda gerçekçi olduğu kadar olabilirliği de var.
İnsan haklarına dayalı devlet, etnisite gruplarının taleplerine uygun düzenlemeleri yapabilir ve demokratik bir yönetim biçiminin yolunu açabilir.
Laisite ve sekülarite, kamusal alanda bütün inanç guruplarının kendilerini özgürce ifade etmelerini ve ibadet özgürlüğünü sağlayabilir.
Türkiye’nin yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacı var. Aksi durumda ortaya çıkacak kaosu, aklı başında kimse göze alamaz.
 
CHP, ülkenin içinden geçtiği devlet krizi ve toplumsal yarılma sürecinde yüklenmesi gereken misyonu henüz tam olarak yüklenmiş değil. Ana muhalefet partisinden beklenen etkili muhalefeti yapmadığına dair yaygın bir kanaat var. Bu kanaat değişmezse, seçim sonuçları sadece CHP için değil, demokrasi açısından da hüsran olabilir. CHP, şu aralar gündeme getirdiği ‘direnme hakkını’ konuşmak yerine bir an önce kullanmaya başlasa çok iyi olacak…
CHP’den beklenen dönüşümlerin bir türlü gerçekleşmemesinin nedeni, kanımca, CHP’nin yönetim kademelerinde yer alanların çoğunun “düzenin adamları” olmasıdır. Sistemden beslenenlerin sistemle mücadele etmesi pek rastlanan bir durum değildir.
Bir başka sıkıntılı durum ise, CHP’de kadınların elan salt kota sorunu olarak görülüyor olmasıdır. Kadınların ve gençlerin partideki temsili ve konumu hayli sorunludur. Bu sorunun da temelinde, düzenin adamlarının ideolojik yetersizliği var. Ya da erkek egemen ideolojinin egemenliği…
Sonuç olarak, sosyal demokrasi fikrini bile hazmetmekte zorlanan CHP’nin beklenen radikal kararları alacağına ve AKP ile baş edeceğine dair umut besleyen çok az insan kaldı. Bu nedenle de CHP’nin oyu %20 bandını aşamıyor.
Oysa biliyoruz ki, sistemin kıyısında kalanların sisteme duyduğu öfke ve tepki, AKP’ye iktidar yolunu açtı. AKP, çevredekileri merkeze taşıma vaadi ve ceberut devlet eleştirisiyle halkın oyunu almayı başardı. Erdoğan iktidara gelirken mevcut sisteme adeta meydan okudu…
Halkın desteğinden cesaret alan Erdoğan, 10 yıllık deneyimine, maddi ve manevi birikimlerine dayanarak ‘Kendi Cumhuriyeti’ni kurmak için kolları sıvadı. Sarayını yaptırdı, sarayda kabinesini kurdu, seçimlerde 400 tane de vekil sipariş etti…
 
Erdoğan’ın getirmekte olduğu yeni yönetim biçiminin başımıza açacağı işler hakkında artık bir fikrimiz var; Başımız fena halde belada… Fakat nasıl kurtulacağımız konusunda zihinlerimiz bulanık. Toplum, Erdoğan karşısında çok çaresiz. İşte tam da bu nedenle, CHP’ye duyulan öfke gün be gün artıyor. Ülkenin bu kadar kötü yönetildiği koşullarda CHP’nin muhalefette yıpranmış olması, ender rastlanan bir durum olsa gerek.
Türkiye, Haziran ayında yapılacak genel seçimlere, yıpranmış bir iktidar partisi ve yıpranmış bir ana muhalefet partisiyle gidiyor. Halk tedirgin. CHP’ye oy veren seçmen öfkeli.
Hal böyle iken, CHP milletvekili aday listelerinde kimin nereyi kapacağı konusu, CHP’liler için, ülke gündemindeki en önemli sorundur.

Kıyamete beş var… Araf’ta durum sakin… Hele bir CHP adayları belli olsun…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz