MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Vah Canıtınım Vah
Cumhur BULUT
YAZARLAR
10 Şubat 2014 Pazartesi

Vah Canıtınım Vah

Gel Canıtın gel, ben de seni merak edip duruyordum. İyi ki geldin. Anlat bakalım ne oldu sana, nedir bu halin?
Kim yoldu tüylerini, kim kırdı gaganı? Gel, geç içeriye, otur şöyle başköşeye… Isın biraz, ben sana gevrek doğrayayım, seversin... Biraz soluklan anlat gari bakam biyo!...

Hiç sorma ağabey başıma neler geldi neler!...
Deme yav, iyice merak ettim hindi. Kim yaptı, kim düşürdü seni bu hale, sölü biyo bakem?

Miguel de Cervantes Saavdra’nın Don Kişot’u bana işkence etti ağabey, tüylerimi yoldu, gagamı kırdı! İşkence ve zulüm altında beni inim inim inletti. Bu da yetmezmiş gibi en fazla okunan sitelerde yayımlatmak için yazılı ifademi aldı. Beni âleme irezil ürüsva etti.

Vah benim kara yazılı Canıtınım, vah benim yiğidim vah, vah benim gartalım, ganaryam, güzel guşum!.. Demek o yezid ha?... Tanırım ikisini de tanırım. İntikam aldı demek Cizvit papazı, seni yalnız bulup zulmetti desene… Beşyüz yıldır içinde biriktirdiği kini kustu demek “El Manto de Lepanto!”!

Gerçekten tanır mısın ağabey bu vahşi adamı?

Tanımam mı, hem de çok iyi tanırım. Çok iyi hatırlıyorum, İnebahtı’nda karşılaştık gâvurun dölüylen… Şanlı donanma-yı Hümayunumuzda topçu subayıyım o vakitler… Bir top güllesiyle gemisini batırmış, elini de uçurmuştum keferenin. Hiç bitmez bu gâvurun kini, yüz yıllar geçse de bitmez!

Demek öyle ha ağabey maziden yarası varmış demek zalimin?...
Var var! Haçlı seferiyle üzerimize gelmişti kefere! Ama seni nasıl buldu, sana nasıl uzandı, buna şaşırdım galdım hani… Sen ki kimseye zarar vermez, kendi gök kubbemizde kanat çırpan bir sevgi kuşusun…

İnsanımıza, vatanımıza canım feda ağabey ben en çok ona üzülüyorum, işkence altında bana imzalattığı yazıya yanıyorum. Şimdi herkes okuyacak, hakkımda kötü şeyler düşünecek, sen de mi Canıtın diyecek!...

Bilmez miyim be Canıtın, bilmez miyim be gartalım, ganaryam; güzel guşum! Haydi, üzülme telafi ederiz elbet…

Nasıl telafi ederiz, nasıl anlatırız insanımıza? Ben bu toprakların, bu denizlerin, bu sahillerin kuşuyum. Yollarına Homeros, parklarına Homeros daha ne bileyim hangi gavurun ismini veren adamları nasıl överim! Barış adı altında İzmir’in iradesini bölünme projelerine ortak edenleri nasıl “ak”larım… 

Sahillerimize hala pis su atıkları atanları, her yağmurda sizleri sele mahkûm edenleri, derelerini ıslah edemeyip denizlerimizi kirletenleri, yollarınızı çukurlarla dolduranları, İzmir gibi bir şehri geri bırakanları, bıraktıranları; trafik sorunuyla bu şehri yaşanmaz hale getirenleri nasıl, nasıl överim, nasıl yaparım ağabey!...

Bir de bu yetmezmiş gibi Amazonlar var ağabey! Bizim bunca kadın kahramanımız, Efelerimiz dururken bana zorla bu lafları da ettirdi ya… Ben şimdi ne yapacağım ağabey, nasıl çıkacağım insan içine? Geçtiğimiz yüzyılın başında bunların zürriyeti vatanımızı işgal etmedi mi, İzmir başta olmak üzere tüm yurtta zulüm ve soykırım gerçekleştirmedi mi?

Haydi üzülme. Olmuş bir kere, ben müdahale ederim. Bizim Ulubatlı’yı, Burak Reis’i ve Kara Murat’ı gönderirim üzerine… Onları görünce kaçacak delik arar bunlar. Hem herkes bilir senin aslında böyle laflar etmeyeceğini, bu işte bir sakatlık olduğunu!

Varsın onlar yel değirmenleriyle savaşsın, varsın başkaları maske takıp dolaşsın, Biz İzmirliyiz Yutmayız Canıtın! Cilalı manşetler, düzmece anketler bize vız gelir Canıtın… Hem daha son sözü söylemedik.
Haydi sen dinlenmene, iyileşmene bak… Güzel günler, Güzel İzmir’in ufuklarına doğan güneş gibi bizi bekliyor Canıtınım, gartalım, ganaryam, güzel guşum…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz